Injury from nervous shock refer to the damage resulting from a person’s mental breakdown or psychological disorder rather than the victim being directly injured in an accident. These types of injuries are directly related to one’s mental integrity and therefore to one’s personality rights, which are considered absolute rights. The lack of any special provision for injury from nervous shock in Turkish law may be interpreted as this being a non-compensable injury. However, such a misinterpretation would be contradictory to the general principles of Compensation Law, which seeks merely to protect victims who have been personally injured. Injury from nervous shock is legally recognized by foreign legal systems, although different legal opinions and regulations still occur in this regard. In accordance with modern legal understanding under current Turkish law, one closely related to the victim of a tort is also entitled to claim compensation for damage that has arisen due to a violation of their personal rights independent of the primary victim of the tort. Given the scope of injury from nervous shock, its legal nature and conditions (along with a detailed comparison with Damage by Reflection) shall be broadly examined in order to fully comprehend this fairly new term entered in Tort Law. This study focuses on these matters, as well as the historical development and the related provisions of its recognition in Swiss and Turkish legal systems, in addition to its nature as a form of direct injury and the ability of those not related to the victim to claim compensation for injury from nervous shock in Tort Law.
Nervous Shock Direct Injury Damage by Reflection Personal Rights Compensation Law
Şok zarar, ağır bedensel zararla neticelenen kaza benzeri olaylarda doğrudan haksız fiile uğrayan kişi dışında üçüncü kişilerin, aynı fiil dolayısıyla uğradıkları travmaya bağlı ruhsal çöküntü, ağır psikolojik rahatsızlık geçirmeleri nedeniyle uğradıkları zararı ifade eder. Bu zarar, doğrudan bir zarar olduğu gibi kişinin ruhsal bütünlüğü ve dolayısıyla mutlak haklardan kişilik hakkını ilgilendirir. Şok zarar hakkında mevzuatımızda özel bir düzenleme bulunmaması nedeniyle tazmininin söz konusu olamayacağı düşünülebilir. Bu yönde bir yorum, zarar görenin korunması amacını güden tazminat hukukunun genel ilkelerine ters düşecektir. Yabancı hukuk sistemlerinde de şok zarar kavramının benimsenmekle birlikte hakkında farklı görüşler, hukuki düzenlemeler ve uygulamaların mevcut olduğu görülür. Bugün Türk hukukunda gelinen son noktada modern hukuk anlayışıyla paralel şekilde, ilk zarar görenden bağımsız şekilde üçüncü kişilerin de aynı haksız fiile bağlı olarak kişilik haklarının ihlale uğramasından ötürü kendilerinde tezahür eden bu zararı ileri sürebilecekleri kabul edilmiştir. Şu hâlde haksız fiil hukuku kapsamında göreceli yeni bir kavram olarak karşımıza çıkan şok zararın yabancı hukuk sistemlerindeki hukuki dayanağı, hukuki niteliği ve şartlarının (bu kapsamda özellikle de yakın bir diğer kavram olan yansıma zararla karşılaştırılarak sınırlarının) net olarak belirlenmesi, hangi tazminat türü kapsamında talep edileceğinin ortaya konulması önem arz eder. Nitekim çalışmamızda da belirtilen bu hususlarla birlikte Türk hukukunda ilgili kuruma duyulan ihtiyaç üzerine bunun uygulamadaki kabulünün tarihi gelişimi, başvurulan hükümler ve özellikle de şok zararın doğrudan zarar olma niteliği üzerinde durulmuştur. Bu itibarla ölen ya da ağır yaralanan kişinin yakını olmayan üçüncü kişiler bakımından da söz konusu olabileceğinin kabulüyle birlikte bunun beraberinde getirebileceği sorumluluk kapsamının aşırı biçimde genişletilebileceği riskine de dikkat çekilmiştir.
Şok zarar Doğrudan Zarar Yansıma Zarar Kişilik Hakkı Tazminat Hukuku Nervous Shock Direct Injury Damage by Reflection Personal Rights Compensation Law
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 80 Sayı: 4 |