Background: In this study, the prevalence of tongue anomalies in children was investigated according to age, gender, systemic diseases and allergies.
Materials and Methods: Eight hundred children of ages between 3-14 were examined. The age (3-6, 7-10, 11-14 years), sex and tongue anomalies (fissured tongue, geographic tongue, ankyloglossia, atrophic tongue, hairy tongue) were recorded together with any history of systemic diseases and allergies.
Results: 800 children in total(mean age:8.37±2.8 years) were evaluated; 414(51.8%) females, 386(48.3%) males. The number of children determined to have tongue anomalies was 94(11.7%). The most common tongue anomaly was fissured tongue, followed by ankyloglossia, geographic tongue, and atrophic tongue. While the prevalence of fissured tongue increased due to age, the prevalence of geographic tongue decreased(p=0.00). The number of children with a fissured tongue accompanied by geographic tongue was 6(0.8%). Of the children, 5.1%(n=41) had systemic disease, 1.5%(n=12) were allergic, and 1.1%(n=9) were syndromic. Tongue anomaly was found in 6 children with systemic disease and in 1 of the syndromic patients, no tongue anomalies were found in children with a history of allergy. Tongue anomalies were more common in males.
Conclusions: Assessment of tongue anomalies during the pediatric examination may provide clues in determining the child's lifestyle, eating habits, and underlying systemic diseases.
Amaç: Bu çalışmada, çocukların dil anomalilerinin yaygınlığı yaş, cinsiyet, sistemik hastalıklar ve alerjilere göre araştırıldı.
Materyal ve Method: 3-14 yaş arası sekiz yüz çocuk muayene edildi. Herhangi bir sistemik hastalık ve alerji öyküsü ile birlikte yaş (3-6, 7-10, 11-14 yaş), cinsiyet ve dil anomalileri (fissürlü dil, coğrafi dil, ankiloglossi, atrofik dil, kıllı dil) kaydedildi. Bulgular: Toplam 800 çocuk (ortalama yaş: 8.37±2.8 yıl) değerlendirildi; 414 (%51,8) kadın, 386 (%48,3) erkek. Dil anomalisi saptanan çocuk sayısı 94 (%11,7) idi. En yaygın dil anomalisi fissürlü dildi, bunu ankiloglossi, coğrafi dil ve atrofik dil izledi. Yaşa bağlı olarak fissürlü dil prevalansı artarken coğrafi dil prevalansı azaldı (p=0,00). Coğrafi dilin eşlik ettiği fissür dil anomalisi olan çocuk sayısı 6 (%0,8) idi. Çocukların %5,1'i (n=41) sistemik hastalıklı , %1,5'i (n=12) alerjik, %1,1'i (n=9) sendromikti. Sistemik hastalığı olan 6 çocukta ve sendromik hastaların 1'inde dil anomalisi saptandı, alerji öyküsü olan çocuklarda dil anomalisine rastlanmadı. Dil anomalileri erkeklerde kadınlara göre daha yaygındı.
Sonuç: Pediatrik muayene sırasında dil anomalilerinin değerlendirilmesi, çocuğun yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve altta yatan sistemik hastalıkların belirlenmesinde ipuçları sağlayabilir.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Dentistry |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | August 25, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 2 Issue: 2 |