Since the concept of absolutism involves unquestionability and uncontrollability, it leans on certainty. Therefore, the concept has different occurrences, primarily theological, political, intellectual and literary. Accordingly, absolutism in the theological sense includes the unquestioned acceptance of God's orders and prohibitions for a believer, as well as his promises concerning the other world. Politically, absolutism includes the ability of the sovereigns to directly intervene in the lives of the masses in their administration, as well as making sure that their orders and prohibitions are reassured. Regarding the mentality, absolutism refers to the fact that what one thinks is true without a doubt, whereas in the literary sense, absolutism refers to the fact that language is unquestionable, uncontrollable and involves universality and certainty. In this sense we can speak of a general common character of absolutism that occurs around certainty. , The dictation of any opinion to the addressee is a privilege indirectly given to the possesser of absolute faith. What is important here is that the dictation of any knowledge or opinion in a dogmatic manner damages the human right to freedom. The possibility of people to live together as a social entity is often problematic because of this absolutist attitude. This work follows the imprint of literary texts with an absolutist point of view. The fact that the tradition is the undercurrent shows itself in between the lines. Mentality changes slowly. In this study, the absolutist language in the poems of Halide Nusret Zorlutuna will be examined within the framework of the deconstruction method and Tanpınar's criticism, depending on the flexibility provided by Mehmet Kaplan's eclectic method.
Mutlakiyet kavramı, sorgulanamazlık ve denetlenemezlik içerdiğinden bir tür kesinliğe yaslanır. Bu yüzden kavramın başta teolojik, siyasi, zihnî, edebî olmak üzere farklı zuhurları vardır. Buna göre teolojik anlamda mutlakiyet, bir inanan için Tanrı’nın emir ve yasaklarıyla birlikte onun öte dünyaya ilişkin vaatlerinin sorgulanmadan kabulünü içerir. Siyasi anlamda mutlakiyet hükümranların, idarelerindeki kitlelerin hayatlarına doğrudan müdahalede bulunabilmeyi ayrıca onların emir ve yasaklarının her tür tehditten emin kılınmasını içerir. Zihniyet bağlamında mutlakiyet, kişinin düşündüğü şeylerin yanlışlık içerdiğine dair herhangi bir kuşku taşımamasına gönderme yaparken edebî anlamda mutlakiyet ise dilin sorgulanamaz, denetlenemez, genelgeçerlik ve kesinlik içermesidir. Bu doğrultuda mutlakiyetçiliğin kesinlik etrafında oluşan genel bir ortak karakterinden söz edebiliriz. Herhangi bir kanaatin muhataba dikte ettirilmesi, kesin inançlılığın sahibine dolaylı olarak tanıdığı bir salahiyet olarak dikkat çeker. Burada önemli olan husus, kesin olarak inanılan herhangi bir bilgi veya kanaatin muhataba dikte ettirilmesinin mutlakçı bir tavır olarak insan özgürlüğüne verdiği haleldir. İnsanın sosyal bir varlık olarak birlikte yaşama imkânı, çoklukla bu mutlakcı tavır yüzünden sorunlu hale gelir. Bu çalışma, mutlakiyetçi bir bakış açısı ile tavrın edebî metinlerdeki izini takip etmektedir. Zaten geleneğin kendini dip dalgalarla devam ettirdiğine ilişkin veri satır aralarında kendini gösterir. Çünkü zihniyetler yavaş değişir. Bu çalışmada Halide Nusret Zorlutuna'nın şiirlerindeki mutlakiyetçi dil, Mehmet Kaplan’ın eklektik metodunun sağladığı esnekliğe bağlı olarak yapısöküm metodu ile Tanpınar’ın tenkit anlayışı çerçevesinde irdelenecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 6 Sayı: 3 |