Doğu ve Batı hakkında konuşmaya başlar başlamaz, hâkim akademik söylem bizden bir hususta hemen şahadet getirmemizi bekler: Allah sizi inandırsın ki Doğuya ve Batıya mutlak birer varoluş atfeden “özcü” bir yaklaşımdan uzağız ve Oryantalizm karşısında Oksidentalistbir tavır falan aldığımız da yok! Bu obligation à dire1 akla antisemitik yemin tazelemeyi getiriyor: İsrail’in o azgın saldırganlığını en hafif bir eleştirinin dahi konusu yapmaya kalktığınızda, bir antisemit olmadığınızı yemin billah kanıtlamak zorundasınızdır. Art arda gelen bu çağrışım aslında ilgisiz iki meselenin ironik benzerliğinden öte bir anlam da taşıyor: Neo-kolonyalistler kendilerine yeni düşman olarak İslam’ı seçip, her türlü kötülüğün isminin önüne onun ismini ekledikçe, İsrail, Filistin üzerindeki katliamlarını rahatlıkla sürdürebiliyor. Said’in Haberlerin Ağında İslam’da belagatle izah ettiği gibi, Batı ve Amerikan medyasında
“İslam”, “fundamentalizm” ve “terör” kavramları yan yana ve hatta birbirinin eşdeğeri olarak kullanıldıkça, “haklı İsrail” imgesi giderek güçleniyor.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 6 Sayı: 1 |