19. yüzyılın sonunda Batı’da, barbar, cahil, geri, Doğulu, despot, tembel, kirli, kaderci, fanatik Müslüman gibi etiketlerin yer aldığı olumsuz bir Türk imgesinin varlığından bahsedilebilir. Bu imgelerden biri olan “kirli” etiketi, yaygınlığı ve bilinirliği nedeniyle bir damga olarak değerlendirilebilecek niteliktedir. Cumhuriyet’i kuran kadroların takip ettiği düşünürler, okuduğu yayımlar ve yaşadıkları deneyimler dikkate alındığında, Batı’da yaygın olan bu etiketin/damganın, kurucu kadrolar tarafından bilindiği söylenebilir. Bu etiketin, Cumhuriyet’in kurucu kadroları tarafından biliniyor olması ise konunun Damga Teorisi çerçevesinde ele alınmasına zemin hazırlamıştır. Bunun nedeni ise damgasını bilen bir aktörün, bu damgasına kayıtsız kalmayacağına yönelik tespitlerdir. Damga Teorisi, damgaların birey ve grup üzerinde ortaya çıkardığı siyasal, toplumsal ve bireysel sonuçlarla ilgilenmektedir. Dolayısıyla, makalenin ana araştırma sorusu şu şekilde yazılabilir: “Kurucu kadrolar, ‘kirli Türk’ etiketine karşı ne çeşit tepkiler ortaya koymuşlardır?”. Bu sorunsal ise makalede 1931-1947 yılları arasındaki ilk ve ortaokul kitaplarında, betimsel içerik yöntemiyle incelenmiştir. Okul kitaplarının, iktidarın görüşlerini yansıtan materyallerden biri olması bu noktada önemlidir. Bu inceleme neticesinde, kurucu kadroların “kirli” damgasına karşı geliştirdikleri politikaların Damga Teorisi’yle uyumu dikkat çekmektedir. Özellikle “günah keçisi oluşturma”, “damganın görünürlüğü”, “damganın içselleştirilmesi”, “damganın kabulü ve reddedilmesi” gibi Damga Teorisi’ne içkin unsurların varlığına yönelik tespitler yapılmıştır. Bu tespitlerin modernleşme, ulus-devlet oluşumu ve biyopolitikalar ile ilgisi de dikkate değerdir.
It can be said that in the 19th century of West, there is a kind of negative image about Turks which consists of some labels like barbaric, uncivilised, Eastern, lazy, despotic, dirty, and fanatic Muslim. The label of “dirty Turk” can be treated as a stigma because of its widespread nature. By thinking the scholars, publishings or experiences that Turkish elites have, it can be concluded that the Turkish elites were aware of this very label. And a stigmatized actor cannot remain indifferent towards his/her stigma in the Stigma Theory. The main research question is that: “What kind of reactions the Turkish elites showed towards the label of ‘Dirty Turk?’”. The question is examined in the school books of 1931-1947 by using the method of descriptive content analysis. Because the school books can be treated as an ideological material of dominant groups, there is a possibility to reach the ideas of Turkish elites about their stigma. And some components like “visibility”, “internalization”, “scapegoat”, “rejection and acceptance of the stigma” which exist in Stigma Theory inherently are detected as parallesims between Turkish politics and Theory. Lastly, it can be said that modernism, nation-state and biopolitics are important notions within these parallelisms.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Alan Eğitimleri |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 8 Sayı: 3 |