Pozitivizmin ardından ortaya çıkan insan bilimlerine temel bulma arayışları, doğa bilimlerinin metodunun tarihsel ve toplumsal gerçekliği inceleme hususunda başarılı olamayacağı yönündeki bir kanaate sahipti. Söz konusu arayışların temelinde, pozitivizmin ilerleyişinden ötürü meydana gelen bir kaygı durumu vardır. Gadamer, taşıdığı bu kaygıdan ötürü insan bilimlerini ontolojik bağlamda temellendirme niyetinde olmuştur. Ona göre insan, ortak bir yaşam sürdüğü toplum içerisinde dilsel ve tarihsel koşullar bağlamında kendine bir yaşam alanı oluşturur. İnsanın yaşam dünyasını inşa etmesi hermeneutik bir deneyimle mümkün olmaktadır. Gadamer bu deneyimi ilk olarak önyapılı bir uygulama olarak tanımlar ve bu önyapıyı ‘önyargı’ olarak kavramsal hale getirmektedir. Öte yandan Gadamer ‘hakikat’in öznelerarası diyalog yolu ile meydana gelen bir yorum olduğunu ileri sürmektedir. İnsan bilimlerinde insana ilişkin hakikat sorunu ona göre insanın kendisini tanıması sorunundan farklı bir şey değildir. Hakikat iddiasının insana özgü olan bir gerçekliğe uygun biçimde hareket etmesi gerektiğini düşünen Gadamer’e göre, insan ve onun dünyası oluş ve değişime tabi olduğundan ötürü tarihsel ve zamansaldır, bu nedenle hakikat iddiası da bu gerçeklikten bağımsız hareket etmemelidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 10 Temmuz 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 16 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 8 Sayı: 1 |