Falsa demonstratio non nocet olarak bilinen bu eski kural TBK m.19 tarafından düzenlenmiştir. Bu hükme göre tarafların
yaptıkları yanlış nitelemelere bakılmaksızın gerçek ortak iradeye göre yorum yapmak gerekir. Aslında vasiyetname
yorumunda önemli olan bu hükmün borçlar hukuku alanında anlamını araştırmak gerekir. İrade beyanlarının ve
sözleşmenin yorumunda bu kuralın uygulama alanını tespit etmek gerekir. Yorum teorisi açısından bakıldığında aslında
gerçek irade tespit edilebildiği sürece farazi iradeye dayanan objektif yorum teorilerine başvurmaya gerek yoktur.
Dolayısıyla bu kural yorum teorisi açısında önem taşır. Çünkü gerçek iradeden artık ümidin kesildiği halde farazi iradeye
başvurmak gerekir. İşte gerçek iradeden hangi hallerde vazgeçilmesi gerektiği araştırılırken bu kuralın önemli bir işlevi
vardır. Kuralın borçlar hukukundaki anlamı da konumuzu oluşturmaktadır.
The old rule known as falsa demonstratio non nocet is actually a reflection of Article 19 of the Turkish Code of Obligations.
It means that a false statement will not be taken into consideration as long as the real intent of the parties can be
interprited. In other words, false statements that do not reflect the real will of the parties should not be taken into
account during interpretation. The rule is important not only in succession law but also in contract law. This is particularly
true during interpretations of contracts and declarations of intent because it enables one to draw the line between real
intent and fictive intent. Objective interpretation theories that are based on fictive intent do not apply as long as real
intent can be determined. Thus, it is important to clarify the function of rules in contract law.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 76 Sayı: 1 |