Engin Erdem giriş ve üç bölümden oluşan “Varlıktan Tanrı’ya İbn Sînâ’nın Metafizik Delili” adlı çalışmasında, İbn Sînâ’nın metafizik disiplinini teolojiye indirgeyen yaklaşımları eleştirerek varlıktan hareketle zorunlu varlığı temellendirme projesinin mâhiyetini ve kıymetini irdelemektedir. İslam ve Batı düşüncesinin tarihsel ve günümüzdeki serüvenini de dikkate alarak İbn Sînâ’nın zorunlu varlığı ispatında hangi ayırt edici görüşlere sahip olduğu, kendisine özgü yöntem ve hareket noktasının hangi parametlere dayandığı çalışmanın ana sorusunu teşkil etmektedir. Bu bağlamda metafiziğin konusu, amacı, meseleleri, metafizik-teoloji arasındaki ilişki, varlığın bilgisi, metafiziğin imkânı meselesi, nedenselliğin metafiziği gibi konulardan hareketle İbn Sînâ’yı salt ontolojik veya kozmolojik delilin savunucusu olarak gören yaklaşım ve kişilerin eleştirel bir okumaya tabi tutulduğu görülmektedir. İbn Sînâ’nın teistik kanıtlar içerisindeki yeri ve konumuna dair indirgemeci ve parçacı yaklaşımların onun metafizik tasavvuru ve görüşleriyle uyuşmadığını belirten Erdem, metafizik delil şeklinde nitelendirilen delillendirmenin İbn Sînâ’ya özgü isbât-ı vâcib delillendirmesi olduğu tezini temellendirmeye çalışmaktadır.
Engin Erdem giriş ve üç bölümden oluşan “Varlıktan Tanrı’ya İbn Sînâ’nın Metafizik Delili” adlı çalışmasında, İbn Sînâ’nın metafizik disiplinini teolojiye indirgeyen yaklaşımları eleştirerek varlıktan hareketle zorunlu varlığı temellendirme projesinin mâhiyetini ve kıymetini irdelemektedir. İslam ve Batı düşüncesinin tarihsel ve günümüzdeki serüvenini de dikkate alarak İbn Sînâ’nın zorunlu varlığı ispatında hangi ayırt edici görüşlere sahip olduğu, kendisine özgü yöntem ve hareket noktasının hangi parametlere dayandığı çalışmanın ana sorusunu teşkil etmektedir. Bu bağlamda metafiziğin konusu, amacı, meseleleri, metafizik-teoloji arasındaki ilişki, varlığın bilgisi, metafiziğin imkânı meselesi, nedenselliğin metafiziği gibi konulardan hareketle İbn Sînâ’yı salt ontolojik veya kozmolojik delilin savunucusu olarak gören yaklaşım ve kişilerin eleştirel bir okumaya tabi tutulduğu görülmektedir. İbn Sînâ’nın teistik kanıtlar içerisindeki yeri ve konumuna dair indirgemeci ve parçacı yaklaşımların onun metafizik tasavvuru ve görüşleriyle uyuşmadığını belirten Erdem, metafizik delil şeklinde nitelendirilen delillendirmenin İbn Sînâ’ya özgü isbât-ı vâcib delillendirmesi olduğu tezini temellendirmeye çalışmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Kitap Tanıtımı ve Tenkitler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 36 |