Dünyada, özellikle II. Dünya Savaşı sonrası süreçte mikroelektronik,
telekominikasyon ve enformasyon alanlarındaki çok büyük teknik gelişmeler,
bilgiye dayalı üretim teknolojilerinde süre gelen hızlı değişim, haberleşme ve
ulaştırma maliyetlerinin sürekli düşmesi, uluslararası ticaretin daha kolay
hale gelmesi, rekabetin artması, siyasi–ideolojik kutuplaşmaların sona ermesi,
liberalleşme eğimlerinin artması, çok uluslu şirketler ve bölgesel ekonomik
bütünleşmelerin faaliyet alanlarının genişlemesi gibi değişim ve gelişmeler
ekonomik alanda küreselleşmenin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Ulusal
ekonomilerin artan ölçüde birbirine bağımlılığı anlamına gelen
“küreselleşme”nin başlangıçta ekonomik alanda ortaya çıkıp kullanıldığını ve
giderek sosyal, kültürel ve siyasi boyut kazandığını, bu alanlarda da çeşitli
şekillerde tanımlanıp kullanıldığını görmekteyiz. Ülkeler için stratejik öneme sahip olan eğitimin ve eğitim sistemlerinin de, teknolojik gelişmeler başta olmak üzere çeşitli faktörlerin etkisi ile hızla küreselleştiği görülmektedir. Bunun en temel göstergesi ise öğrenci hareketliliği yani öğrenci popülasyonunda yaşanan değişim ve artıştır. Bu alanda küreselleşme ile eğitim giderek uluslararası nitelik kazanmakta ve özellikle yüksek öğretimdeki öğrencilerin uluslararası akışı da hız kazanmaktadır. Bunu, genelde OECD ülkelerine, özelde ise ABD'ye ait verilerde görmek mümkündür. Küreselleşmenin, eğitimi çok çeşitli yönlerden ve büyük çapta etkilediği gibi ülkelerin bakışını, politikalarını, kazanımlarını, beklentilerini, eğitim programlarını ve program içerik-kalitelerini, yatırımlarını, yaklaşımlarını da büyük oranda etkilediği ve değiştirdiği de görülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ocak 2011 |
Gönderilme Tarihi | 27 Ocak 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Sayı: 53 |