Kant (1724-1804) “aesthesis” kavramını Yunanca aslına, “algılamak”
anlamına geri taşır ve bu kavramı insanın evren ve bilme karşısında temel
konumunu belirleyen bir kavram olarak kullanır. Kant argümanının
kaynaklarını Newtoncu evren anlayışından alır ve insanın bilme yetisini
“aesthesis”in koşullarıyla, yani yer-merkezli, Newtoncu, Eukleidesçi zaman
ve uzam kavrayışı ile sınırlandırır. Maleviç’in süprematizmi ise onun,
Eukleides-dışı geometrilere dayanan kendi evren, yani zaman ve uzam
anlayışını yansıtır ve “aesthesis”in sınırlarını aşarak, yani Kantçı sınırları
aşarak bilmenin bir yolu olarak düşünülebilecek olan “saf-duyum”
kavramını temel alır. Şu halde onun süprematist resimleri ve manifestoları,
Kant’ın insanın evrendeki bilme potansiyelini duyusal algısıyla,
“aesthesis”in koşulları ile sınırlandıran bakış açısının bir eleştirisi, onu bir
değilleme girişimi olarak değerlendirilebilir.
Anahtar Sözcükler: Kantçı uzay-zaman, Eukleides-dışı geometri,
süprematizm, dört boyutlu gerçeklik, projektif geometri.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Aralık 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 23 |