BibTex RIS Kaynak Göster
Yıl 2014, Cilt: 1 Sayı: 3, 218 - 236, 01.09.2014

Öz

Küçük   ve   orta   büyüklükteki   işletmeler   (KOBİ),   tüm   dünyada   olduğu   gibi   Türkiye’de   de  ekonomik  ve  sosyal  kalkınmada  önemli  bir  işleve  sahiptir.  Üretime,  yatırıma,  ihracata  ve  istihdama  yaptıkları  katkılar  yanında,  ülkenin  dört  bir  tarafına  yayılmış  olmaları  nedeniyle  bölgesel  kalkınmada  da  vazgeçilmez  bir  rol  oynamaktadırlar.  Bunca  önemli  konumlarına  rağmen  KOBİ’ler,  gerek  kendi  yapılarından  gerekse  de  dış  çevreden  kaynaklanan  sorunlar  nedeniyle   yıllardır   büyük   sıkıntılar   yaşamakta,   kendilerinden   beklenen   verimliliği  sağlayamamaktadır.  Yüksek  büyüme  potansiyeline  sahip  KOBİ’lerin  sorunlarının  başında  finansman   sorunu   gelmektedir.   Bu   çalışmada   KOBİ’lerin   sermaye   yapısının   üzerinde  durulmakta  ve  sermaye  yapısının  ölçeğe  ve  faaliyet  gösterdikleri  sektöre  göre  farklılaşıp  farklılaşmadığına   bakılmaktadır.   Çalışmada   KOBİ’lerin   faaliyetlerini   ve   yatırımlarını  finanse   ederken   ne   oranda   özsermaye   kullandıkları   üzerinde   durulmuştur.   Çalışmada  ölçekler  arası  ve  sektörler  arası  sermaye  yapısı  ortalamaları  arasındaki  farkın  mevcut  olup  olmadığının  tespiti  ve  var  ise  bu  mevcudiyetin  nasıl  olduğu  ANOVA  yöntemi  kullanılarak  tespit  edilmiştir.  Çalışma  sonucunda  elde  edilen  bulgulara  göre;  mikro  ölçekli  KOBİ’lerde  küçük   ölçekli   KOBİ’lere   göre   özsermaye   yoluyla   finansmana   daha   fazla   başvurulduğu,  bununla   birlikte   KOBİ’lerin   faaliyet   gösterdikleri   sektörlere   göre   sermaye   yapılarının  farklılaşmadığı  görülmüştür.  Year:  2014  Volume:  1      Issue:  3  1.  GIRIŞ  Küçük   ve   Orta   Büyüklükteki   İşletmeler   (KOBİ)   tüm   dünyada   ekonominin   dinamik   ve  sürükleyici   unsurlarının   başında   gelmektedir.   İşsizliğin   azaltılması   ve   yeni   istihdam  alanlarının   yaratılmasında   oynadıkları   rolleri,   dengeli   ekonomik   ve   sosyal   kalkınmanın  sağlanması  ve  sürdürülmesine  yaptıkları  olumlu  katkıları  ve  piyasa  koşullarında  meydana  gelen   değişmelere   hızlı   uyum   sağlayabilen   esnek   bir   üretim   yapısına   sahip   olmaları,  KOBİ’leri  günümüz  dünyasında  önemli  bir  konuma  yükseltmektedir.  İstihdamın  ve  üretimin  büyük  bir  kısmını  sağlayan  ve  toplam  işletmelerin  yüzde  95’inden  fazlasını   teşkil   eden   KOBİ’ler,   sosyo-­‐ekonomik   faydaları   nedeniyle   devletler   tarafından  desteklenmekte   ve   teşvik   edilmektedir.   Özellikle   ABD,   Japonya   ve   AB   üyesi   ülkeler,  KOBİ’leri  ekonomik  ve  sosyal  hayatlarını  geliştirmekte  önemli  bir  araç  olarak  görmektedir.  KOBİ’ler,   tüm   dünyada   olduğu   gibi   Türkiye’de   de   ekonominin   temel   taşlarındandır.  KOBİ’ler   Türkiye   Ekonomisi’ne   bir   taraftan   yatırım,   üretim,   istihdam,   ihracat   katkısında  bulunmakta,  diğer  taraftan  ülkenin  bütün  bölgelerine  dağılmış  olmaları  nedeniyle  bölgesel  kalkınmada  önemli  rol  oynamaktadır.  Türkiye  Ekonomisi’nin  temel  direği  durumunda  olan  KOBİ’ler,   ülkenin   gelecekte   de   büyümesini   sürdürmesinde   ve   refahını   artırmasında   kritik  bir   öneme   sahip   olacaktır.   Türkiye   Ekonomisi’nde   istihdamın   yüzde   78’ini,   toplam  yatırımların   yüzde   50’sini,   toplam   katma   değerin   yüzde   57,3’ünü,   toplam   ihracatın   ise  yüzde  60,1’ini  sağlayan  KOBİ’lerin  ülke  ekonomisi  için  ne  kadar  önemli  ekonomik  birimler  olduğu   açıktır.   KOBİ’ler,   Türkiye’deki   ekonomik   büyümeden,   ekonomide   esneklik  yaratılmasına,   Türkiye   ile   AB   arasında   köprü   kurma   hedefinden,   istihdamın  desteklenmesine  kadar  birçok  alanda  önemli  bir  rol  üstlenmektedir.  Türkiye’nin  dört  bir  tarafına  yayılmış  KOBİ’ler  gerek  kendi  yönetsel  yapıları,  gerekse  de  dış  çevreden   kaynaklanan   sorunlar   nedeniyle   oldukça   büyük   sıkıntılar   yaşamaktadır.   Yüksek  büyüme   potansiyeline   sahip   KOBİ’lerin   sorunlarının   başında   finansman   sorunu  gelmektedir.  Hem  kuruluş  aşamasında  hem  de  faaliyetlerini  devam  ettirirken,  özellikle  de  büyüme   dönemlerinde   KOBİ   yönetici   ve   sahiplerinin   en   çok   üzerinde   zaman   harcadıkları  konu,   finansmanın   ne   şekilde   sağlanacağı   konusudur.   Türkiye   Ekonomisi’nde   oldukça  önemli   bir   yere   sahip   olan   KOBİ’lerin   ülke   genelinde   toplam   kredilerden   aldıkları   pay  sadece  yüzde  23-­‐24  düzeylerindedir.  Bu  oran,  onların  faaliyetlerini  ve  yatırımlarını  finanse  ederken  ne  denli  zorluk  çektiklerinin  önemli  bir  göstergesidir.        Bu   çalışmada   Türkiye   Ekonomisi’nin   önemli   yapı   taşlarından   olan   KOBİ’lerin   finansman  sorunlarını   tespit   etmek   amaçlanmıştır.   KOBİ’lerin   faaliyetlerini   ve   yatırımlarını   finanse  ederken  ne  tür  kaynaklar  kullandıkları  ve  yaşadıkları  finansman  sorunlarının  neler  olduğu  üzerinde   durulmuştur.   Makalede,   İstanbul   ilinde   farklı   sektörlerde   faaliyet   göstermekte  olan  toplam  924  KOBİ’ye  uygulanan  bir  anket  çalışmasının  bulguları  değerlendirilmiştir.  Bu  çalışmanın   finans   literatürüne   en   önemli   katkısı,   Türkiye   Ekonomisi’nde   vazgeçilmez   bir  yeri   olan   KOBİ’lerin   en   elzem   sorununa   “geniş   bir   katılımcı   kitlesi”nden   elde   edilen  bulguların   ışığında   yaklaşıyor   olmasıdır.   Farklı   sektörlerde   faaliyet   gösteren   KOBİ’lerin  mercek   altına   yatırılması,   çalışmanın   sonuçlarını   genelleştirme   imkânı   verdiği   için  makalenin  literatüre  yaptığı  ikinci  katkı  olarak  değerlendirilebilir.                KOBİ’lere  sermaye  yapısı  ve  finansman  sorunu  açısından  yaklaşan  bu  çalışmanın  bir  sonraki  bölümünde   KOBİ   kavramından   ve   ülke   ekonomilerinde   KOBİ’lerin   öneminden  bahsedilmiştir.   Üçüncü   bölüm,   KOBİ’lerin   finansman   kaynaklarının   neler   olduğunu   ve  finansman   sorunlarını   anlatan   bölümdür.   Dördüncü   bölümde   çalışmamızın   esasını  oluşturan,   İstanbul   ilinde   farklı   sektörlerde   faaliyet   gösteren   KOBİ’lere   uygulanan   anket  çalışmasının   bulguları   değerlendirilmiştir.   Son   bölüm   sonuç   ve   önerilerin   yer   aldığı  bölümdür.  2.  KOBİ  KAVRAMI  VE  KOBİ’LERİN  EKONOMİDEKİ  ÖNEMLERİ  KOBİ’ler  bazı  farklı  özellikleri  nedeniyle  büyük  işletmelerden  ayrılmaktadır.  Hukuki  açıdan  herhangi  bir  ayrım  yapmaya  gerek  olmasa  da,  ekonomik  açıdan  bakıldığında  KOBİ’ler  için  bir  tanımlama  yapılması  gerekliliği  doğmaktadır.  Bu  tanımlamalar  ülkeden  ülkeye  ve  bazen  de  KOBİ’lerle  bağlantısı  olan  kuruluşlara  göre  farklılık  arz  etmektedir.  Bu  farklılıklar  daha  ziyade   ülke   ekonomilerinin   büyüklüğüne   bağlı   olarak   değişmekte,   KOBİ   tanımları   tüm  tarafların   kendi   önceliklerini   yansıttığından   ortak   bir   KOBİ   tanımı   etrafında  birleşilememektedir.   KOBİ   kavramının   tanımlanması,   taşıdığı   ekonomik   önem   nedeniyle  birtakım   ölçütleri   dikkate   almayı   gerektirmektedir.   Bunlardan   bazıları   ekonomik   düzey,  sanayileşme   düzeyi,   kullanılan   teknoloji,   pazarın   büyüklüğü,   çalışan   sayısı,   faaliyette  bulunulan   sektör,   üretilen   malın   özellikleridir   (Çelik,   2007:5).   Bu   ölçütler   başlıca   iki   ana  kriter   altında   toplanmaktadır.   Bunlardan   biri   nitel,   diğeri   ise   nicel   kriterlerdir.   KOBİ  tanımlarında  genellikle  nicel  kriterlerden  faydalanılmaktadır.  Bunun  nedeni  nicel  kriterlerin  daha   kolay   ölçülebilmesi   ve   objektif   sonuçlar   vermesidir.   KOBİ   tanımlarında   kullanılan  başlıca   nicel   kriterler   personel   sayısı,   satış   tutarı,   aktif   büyüklüğü,   makine   sayısı,   makine  parkı  değeri,  kâr  hacmi,  kapasite  tutarı  ve  pazar  payı  olarak  sıralanalabilir.  Nicel  kriterlerin  destekleyicisi  olan  nitel  kriterleri  ise  şu  şekilde  sıralamak  mümkündür:  Yönetimin  bağımsız  olması,   işletmenin   faaliyetini   yerel   pazarda   sürdürmesi,   işletme   sermayesinin   tamamının  ya   da   bir   bölümünün   işletme   sahibine   ait   olması,   işletmenin   faaliyet   alanının   küçük  olmasıdır  (Yalçın,  2006:4).  Ülkeler  bazında  ağırlıklı  olarak  sayısal  ölçütler  üzerinden  hareket  edilerek   yapılan   sınıflandırmalar,   sayısal   olmayan   ölçütlerle   desteklenerek   KOBİ   tanımı  elde   edilmeye   çalışılmaktadır.   Ülkeler   ekonomik   durumlarını,   gelişmişlik   düzeylerini,  işletme   ve   sektör   yapıları   ile   ihtiyaçlarını   göz   önünde   bulundurarak   kendi   tanımlarını  oluşturmuşlardır.   KOBİ   tanımları   yapılırken   çalışan   sayısı,   bilanço   büyüklüğü,   ciro   gibi  kriterlerin  biri  veya  birkaçı  kullanılabilmektedir.  Türkiye’de  KOBİ’ler,  250  kişiden  az  çalışan  istihdam  eden  ve  yıllık  net  satış  hâsılatı  ya  da  mali  bilanço  toplamı  25  milyon  Türk  Lirası’nı  aşmayan  ve  mikro  işletme,  küçük  işletme  ve  orta   büyüklükteki   işletme   olarak   sınıflandırılan   ve   kısaca   "KOBİ"   olarak   adlandırılan  ekonomik   birimlerdir.   Sermayesinin   veya   oy   haklarının   yüzde   25’inden   fazlası   kamu  kurum  veya  kuruluşunun  kontrolünde  olan  işletmeler,  bu  limitlerin  içinde  olsalar  bile  KOBİ  sayılmamaktadır.   Hesaplarının   kapanış   tarihinde   işletme   sınıfları   ve   KOBİ   vasfı  belirlenirken,  esas  alınan  kriterlerden  herhangi  birini  takip  eden  iki  hesap  döneminde  de  kaybeden  veya  aşan  işletmelerin  sınıf  değiştireceği  ya  da  KOBİ  vasfını  kaybedeceği  hükmü  getirilmiştir.    Küçük  ve  Orta  Büyüklükteki  İşletmelerin  Tanımı,  Nitelikleri  ve  Sınıflandırılması  Hakkında  Yönetmelik,  2005/9617,  Madde.4

Financing problems and use of bank credits of small and medium sized enterprises in Turkey: evaluation of a survey implemented on SMEs operating in Istanbul

Yıl 2014, Cilt: 1 Sayı: 3, 218 - 236, 01.09.2014

Öz

Small   and   Medium   Sized   Enterprises   (SMEs)   operating   in   Turkey   have   a   crucial   role   in  economic  and  social  development  of  the  country.  SMEs  are  one  of  the  vital  players  of  the  economic   life   by   making   contributions   to   the   production,   investment,   export   and  employment  figures  of  Turkey.  Besides,  SMEs  have  an  important  function  in  the  regional  progress  as  they  spread  all  around  the  country.  However,  SMEs  are  not  efficient  enough  in   their   operations   as   they   have   many   problems   causing   from   internal   processes   and  external  factors.  One  of  the  important  problems  faced  by  SMEs  is  the  financing  problem.  In   this   paper,   our   subject   is   to   determine   the   capital   structures   of   SMEs   and   the  differentiation  of  the  capital  structures  according  to  the  sizes  and  sectors  of  the  firms.  In  this  article,  empirical  results  of  a  survey  applied  to  816  SMEs  operating  in  Istanbul  are  evaluated.   The   differences   between   the   means   of   the   capital   structures   are   tried   to  detected  by  using  ANOVA  methodology.  According  to  the  results  of  the  survey,  there  is  a  significant  difference  between  the  capital  structures  of  micro  and  small  sized  enterprises.  Micro   sized   enterprises   finance   their   operations   with   more   equity   compared   to   small  sized   firms.   However,   there   is   found   to   be   no   significant   differentiation   of   capital  structures  according  to  the  sectors  of  SMEs.             TÜRKİYE’DE  KÜÇÜK  VE  ORTA  BÜYÜKLÜKTEKİ  İŞLETMELERİN  SERMAYE  YAPISI  VE  ÖLÇEK  VE  SEKTÖRE  GÖRE  SERMAYE  YAPISININ  FARKLILAŞMASI:  İSTANBUL’DA  FAALİYET  GÖSTEREN  KOBİ’LERE  UYGULANAN  BİR  ANKET  ÇALIŞMASININ  DEĞERLENDİRİLMESİ

Toplam 0 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Bölüm Articles
Yazarlar

Harun Guzeldere Bu kişi benim

Serra Eren Sarioglu Bu kişi benim

Yayımlanma Tarihi 1 Eylül 2014
Yayımlandığı Sayı Yıl 2014 Cilt: 1 Sayı: 3

Kaynak Göster

APA Guzeldere, H., & Sarioglu, S. E. (2014). Financing problems and use of bank credits of small and medium sized enterprises in Turkey: evaluation of a survey implemented on SMEs operating in Istanbul. Journal of Economics Finance and Accounting, 1(3), 218-236.

Journal of Economics, Finance and Accounting (JEFA) is a scientific, academic, double blind peer-reviewed, quarterly and open-access online journal. The journal publishes four issues a year. The issuing months are March, June, September and December. The publication languages of the Journal are English and Turkish. JEFA aims to provide a research source for all practitioners, policy makers, professionals and researchers working in the area of economics, finance, accounting and auditing. The editor in chief of JEFA invites all manuscripts that cover theoretical and/or applied researches on topics related to the interest areas of the Journal. JEFA publishes academic research studies only. JEFA charges no submission or publication fee.

Ethics Policy - JEFA applies the standards of Committee on Publication Ethics (COPE). JEFA is committed to the academic community ensuring ethics and quality of manuscripts in publications. Plagiarism is strictly forbidden and the manuscripts found to be plagiarized will not be accepted or if published will be removed from the publication. Authors must certify that their manuscripts are their original work. Plagiarism, duplicate, data fabrication and redundant publications are forbidden. The manuscripts are subject to plagiarism check by iThenticate or similar. All manuscript submissions must provide a similarity report (up to 15% excluding quotes, bibliography, abstract and method).

Open Access - All research articles published in PressAcademia Journals are fully open access; immediately freely available to read, download and share. Articles are published under the terms of a Creative Commons license which permits use, distribution and reproduction in any medium, provided the original work is properly cited. Open access is a property of individual works, not necessarily journals or publishers. Community standards, rather than copyright law, will continue to provide the mechanism for enforcement of proper attribution and responsible use of the published work, as they do now.