Amaç: Çarpıntı şikâyeti olan ve organik bir neden tespit edilemeyen hastalarda, D tipi kişiliğin oranı ve depresyon, anksiyete puanları bilinmemektedir. Bunların bilinmesi çarpıntının etiyolojisini anlamada ve tedavisinde katkı sağlayabilir.
Yöntemler: Kardiyoloji Polikliniğine çarpıntı şikayeti ile başvuran, çarpıntının olası organik etiyolojileri ekarte edilmiş olan ve 18 yaşından büyük hastalar araştırmaya dâhil edilmiştir. Çalışmada sosyodemografik veri formu, D Tipi Kişilik Ölçeği, Hastane Ansiyete ve Depresyon Ölçeği kullanıldı.
Bulgular: Depresyon puanları hasta grubunda yüksek bulundu (p<0.05). Hasta grubundakilerin %60’ında, kontrol grubunun %22’sinde D tipi kişilik tespit edildi. Hasta ve kontrol grubu olguların D tipi varlığı ile yaş, cinsiyet, medeni durum, depresyon ve anksiyete puanları ilişkisi için yapılan Spearman korelasyon analizi sonuçları incelendiğinde D tipi varlığı ile; Hasta grubunda eğitim durumu arasında negatif yönde, zayıf ve anlamlı ilişki bulundu (p<0,05). Hasta ve kontrol grubu olgularda D tipi varlığı ile depresyon ve anksiyete puanları arasında güçlü, pozitif yönde ve anlamlı ilişki bulundu (p<0,05).
Sonuç: Birçok kardiyolojik hastalıkta etkili olduğu bilinen D tipi kişiliğin ve depresyonun, çarpıntıda da fazla olduğunun bilinmesi palpitasyonun etiyolojisini anlamada ve tedavisini yapmada katkı sağlayabilir.
Aim: In patients with complaints of palpitation and where an organic cause cannot be determined, the rate of type D personality and depression and anxiety scores are unknown. Knowing these may contribute to the understanding and treatment of the etiology of the palpitation.
Methods: Patients who applied to Cardiology Polyclinic with palpitation complaint, whose possible organic etiologies of the palpitation were excluded and those over 18 years old were included in the study. Sociodemographic data form, Type D Personality Scale, Hospital Anxiety and Depression Scale were used in the study.
Results: Depression scores were higher in the patient group (p<0.05). When the mean distribution of anxiety scores were examined, no significant difference was found between the groups. D type personality was detected in 60% of the patient group and 22% of the control group. When the results of Spearman's correlation analysis made for the relationship between type D presence of patient and control group and age, gender, marital status, depression and anxiety scores were examined, there was a negative, weak and significant relationship between type D presence and educational status in the patient group (p<0.05). There was a strong positive correlation between type D presence and depression and anxiety scores in the patient and control group subjects (p<0.05).
Conclusions: Knowing that D Type Personality and depression which are proven to affect many cardiologic diseases are also frequent in palpitation may help better understanding and treatment of palpiatiton.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | İç Hastalıkları |
Bölüm | Araştırma makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Şubat 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |