Devletin asli fonksiyonlarını yerine getirebilmek için yapması gereken harcamaların finanse edilebilmesi için en önemli gelir kalemini vergiler oluşturmaktadır. Vergiye alternatif gelir kaynakları ülkelerin borç sarmalına girmesi, enflasyonist baskılara maruz kalması vb. sorunlar içermektedir. Bu bağlamda verginin tabana yayılmış olması ve basit, anlaşılır, sık sık değişmeyen bir vergi sisteminin varlığı son derece önemlidir. Bu durum bir ülke ekonomisinin en önemli sorunlarından olan ve ülkelerin gelişmişlikleri açısından bir gösterge olarak da kullanılan kayıtdışı ekonominin azaltılması açısından da bir zorunluluk taşımaktadır. Vergi mükelleflerinin vergi ödemeyi bir yük gibi görmeleri anlayışını en aza indirebilmek için verginin adil dağılması gerekir. Bu kapsamda verginin daha adil dağıldığı gelişmiş ekonomilerde kurumlar vergisi, gelir vergisi gibi doğrudan vergilerin payının, KDV, özel iletişim vergisi vb. gibi dolaylı vergilere göre çok daha yüksek oranlarda olduğu görülmektedir. Ülkemizde ise dolaylı vergilerin oranı doğrudan vergilere kıyasla çok daha yüksek düzeylerdedir. Bu durum mükellefleri vergi kaçırma, vergiden kaçınma gibi yollara sevk etmekte ve vergi hâsılatı istenen düzeyde gerçekleşmemektedir. Vergi sisteminin oldukça gelişmiş olduğu ve verginin daha adil dağıtıldığı OECD ülkeleri ile vergi sistemi ve adaleti açısından henüz kat etmesi gereken epey yol olan Türkiye’nin vergi yükü ve vergi türleri açısından karşılaştırmalı bir analizinin yapıldığı bu çalışmada, ülkemizin bahsedilen eksiklikler nedeniyle vergi hâsılatı açısından OECD ülkeleri arasında arka sıralarda yer aldığı görülmektedir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 2009 Sayı: 2 |