Rusların Yakın Doğu, dolayısıyla Türkiye’nin tarihi, ekonomisi, hayat tarzı, töresi, dil ve kültürüyle tanışması her ne kadar daha erken zamanlarda olsa da; aydınların ve alimlerin dikkatini 250 yıl önce çekmeye başlamıştır.1 1702 yılının başlarından itibaren, Osmanlı İmparatorluğunda meydana gelen olaylar hakkında düzenli olarak bilgi veren Petrovkinin Vedemostey adlı çalışmayla Rus toplumu güney komşusuyla yakından alakalandı. 2 Bu ilginin artmasını her şeyden önce ekonomik, siyasî ve harp gereksinimleri zorunlu kıldı. XIII. yy.da Rusya’da, özellikle
Leningrad’da Türkiye üzerine içeriği ve değeri bakımından son derece özgün çok sayıda yayın yapıldı. Daha çok Fransızca, Almanca, Lehçe ve diğer dillerden onlarca kitap tercüme edildi. Bunlar dışında, Rikota’nın Monorhiya Turetskaya’sı (1741), Minota’nın üç bölümden oluşan İstoriya Turetskaya (1789-1790) ve iki bölümden oluşan Puteşestviye Volneya v Siriyu i Yegipet (Moskova, 1791-1793), Muradja d’Occon’ın Polnaya Kantina Ottomsnskoy İmperii, (1795), Pavla Levaşev’in Kartina ili Opisaniye Vesh Naşestviy na Rassiyu Tatar, Turkov i İh Tut Braney… (1792), Vasiliya Baranşikov’un 1787-1793 arasında dört kez yayınlanan Heşastnıye Priklüçeniya..., Holderman’ın 1776 ve 1777 yıllarında iki kez yayınlanan s’sı v.b. gibi eserler verildi. Bunlardan başka yine bu yıllarda coğrafî tasvirler, etnografya ve seyahatçilerin denemeleri:, elçilikteki sefaret görevlilerinin, tüccarların, keşişlerin seyahatleri, ansiklopedilerden çeviriler, sultan sarayındaki hayat hakkında hikâyeler (fıkralar) türünden inceleme yayınları yapıldı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2004 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2004 Özel Sayı |