Dada akımının en önemli özelliklerinden biri, mantığa ve rasyonaliteye karşıt tavrıdır. Max Ernst, Jean Arp ve Marcel Duchamp gibi Dadacı sanatçıların eserlerine bu tavır, dönemin sanat kurumu ve sanatsal üretimine karşı bir başkaldırı olarak yansır. Bu sanatçılar eserlerinin üretimlerinde uyguladıkları şansa dayalı yöntemler ile sanatçının iradesini ve bireysel tercihlerini bertaraf etmeyi benimseyerek, irrasyonel bir üretim sürecini sahiplenirler. Rastgeleliğe ve endüstriyel dünyanın elemanlarını montajlamaya yönelik bu yöntemler sonucunda Dadacı sanatçıda üretim ve benlik otomatikleşir ve bilincini reddeden makineleşmiş bir sanatçı birey ortaya çıkar. Birinci Dünya Savaşı’nın toplumsal ve psikolojik etkilerini inceleyerek, Dada üzerinden sanata yansıyan bu makineleşme yönelimlerinin sebeplerini tespit etmek mümkündür. Bu makale, Dada’nın üretim pratiklerini, Birinci Dünya Savaşı’nın cephe deneyimi ile eşleştirerek, eser sahibi olarak sanatçının yok oluşunu ve yerine geçen yeni otomatik bireyin nasıl ortaya çıktığını araştıracak ve savaşın etkileri ile olan doğrudan ilişkisini ortaya koyacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 10 |