Sovereignty is a political and legal concept that analyzes the
phenomenon of state and power, as well as a framework for clarification
of the legitimacy of government and authority. In other words, the idea of
ultimate and absolute power at a certain place that dominates the political
community expresses itself by the notion of sovereignty.The ruling,
independent, indivisible and inalienable area of jurisdiction is the classical
political characterization placed at the head of the concept in the use of
sovereignty. The independence of the state, the absence of intervention by
another state and the free behavior of the government are expressed by
the term external sovereignty; internal sovereignty means that state power
should be equipped with superior ruling power, in which legal and political
organization is guided in order to maintain the existence of people living
on the country. At the constitutional level, it has a legal essence linked to
the problems of sovereignty, rule-making (legislative power), enforcement
of rules (executive power) and conflict resolution (jurisdiction), as well
as the sources of power, power distribution and quality of power. The
process of Turkish constitutional development has sought to follow the
order of a political power and state powers within the framework of the
universal definitions of sovereignty, types of sovereignty, and forms of
sovereignty. The concept of sovereignty in the 19th century, the Ottoman
Empire began the process by following a parallel course to the world
constitutional motion, the Republic of Turkey within the global impact
and change has become a central regulatory and competitive environment
of the constitution-making process.
Sovereignty Transformation of Sovereignty constitutional authority system national sovereignty separation of powers
Egemenlik, devlet ve iktidar olgusunu analiz eden siyasal ve hukuksal
bir kavram olmasının yanında hükümet ve yetki kaynağına ilişkin
meşruluk araçlarını temin eden bir açıklama çerçevesini belirtir. Başka
bir anlatımla siyasi topluluğa hükmeden belli bir yerdeki nihai ve mutlak
güç fikri egemenlik nosyonuyla kendini ifade eder. Emreden, bağımsız,
bölünmez ve devredilmez yetki düzeni, egemenliğin kullanımında
kavramın başına yerleştirilen klasik siyasal nitelendirmelerdir. Devletin
bağımsızlığı, başka devletin müdahalesine uğramaması ve hükümet
biçiminde serbest davranması dış egemenlik terimiyle ifade edilirken iç
egemenlik, devlet iktidarının ülke üzerinde yaşayan insanların varlığını
sürdürmesi amacıyla hukuki ve siyasi örgütlenmenin yönlendirildiği
üstün hükmetme gücüyle donatılması anlamına gelmektedir. Anayasal
düzeyde ise egemenlik yetkisi, kural koyma (yasama), kuralları uygulama
(yürütme) ve anlaşmazlıkları çözme (yargı) fonksiyonları yanında iktidarın
bizatihi kaynağı, yetki dağılımı ve gücün niteliği sorunlarıyla bağlantılı
hukuksal bir öze sahiptir. Türk anayasal gelişme süreci egemenlik
kavramı etrafında evrensel çapta oluşan tanımlar, egemenlik türleri ve
egemenliğin aldığı biçimler çerçevesinde bir siyasal iktidar ve devlet
yetkileri düzeni takip etmeye çalışmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun
19.yüzyılında başlayan süreç dünya anayasal hareketlerine paralel bir
seyir takip ederek egemenlik kavramını, küresel etki ve değişim dâhilinde
Türkiye Cumhuriyeti anayasa yapım sürecinin merkezi bir düzenleme ve
rekabet alanı haline getirmiştir.
Egemenlik Egemenliğin Dönüşümü Anayasal Yetki Sistemi Ulusal Egemenlik Güçler Ayrılığı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 14 |