Kişi, hem özel hem de kamu hukukunun en temel sujesi olduğundan,
hukuk sistematiği ve uygulamasında hukuki kurum ve kavramlar, kişi
ve kişilik hakları çerçevesinde ele alınmaktadır. Kişinin ayrılmaz ve
vazgeçilmez veçheleri olan kişilik hakları ise, kişinin sadece birey olarak
içinde yaşadığı toplumla etkileşimini düzenlemekle kalmaz, kişinin yine
bizzat kendisi hakkındaki hak ve yükümlülüklerinin de yasal çerçevesini
oluşturur. Klasik hukuk doktrininde bireylerin kişilik hakları, kişilik
haklarının korunması ilkelerine göre hukuksal zeminde koruma altına
alınmıştır. Bununla birlikte, bir çok ulusal ve uluslararası metinde
düzenlenen ve yeni kuşak haklardan biri olarak kabul edilebilecek nitelikte
olan “kişisel verilerin korunması hakkı” da kişilik haklarının korunmasına
hizmet etmektedir. Yine bu tür hakların aynı zamanda birçok insan hakları
metinlerinde de yer bulduğu bilinmektedir. Bu noktadan bakıldığında,
hemen hemen tüm kişilik haklarının aynı zamanda “kişisel bir veri”
niteliğinde olduğu açıktır. Bu itibarla, çoğu kez aynı zamanda kişisel veri
niteliğinde olan bir kişilik hakkının korunması, hem kişilik haklarının
korunması ve hem de kişisel verilerin korunması hukukuna göre hukuksal
koruma altına alınmıştır. Bu çalışmada, AİHS’nin Alkaya-Türkiye davası
ölçeğinde, kişinin özel hayatı ve konut hakkına basın yoluyla yapılan bir
saldırı bağlamında kişilik hakları kişisel veri anlamında ele alınmış ve
kişilik haklarının kişisel verilerin korunması hukukuna göre korunması
irdelenmiştir.
Kişilik Hakları Kişilik Haklarına Basın Yoluyla Müdahale Özel Hayata Saygı Hakkı Konuta Saygı Hakkı Kişilik Haklarının Kişisel Verilerin Korunması Hukukuna Göre Korunması
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 15 |