AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana giderek artan ve özellikle üçüncü iktidar döneminde iyice belirginleşen otoriterleşme eğilimleri muhalif çevrelerde faşizm, sivil darbe, ikinci cumhuriyet, tek parti rejimi gibi kavramlarla ele alınmaktadır. Bu tür kavramlaştırmalar AKP’nin ileri demokrasi söylemini deşifre etme anlamında politik bir işlev taşısa da, Türkiye’de yaşanan siyasalyönetsel dönüşümleri sermaye birikimi süreçlerinden kopuk olarak ele aldığı ölçüde bir bütün olarak devletin geçirdiği yapısal dönüşümleri göz ardı etme riski taşımakta ve kuramsal olarak yanıltıcı olabilmektedir. Bu nedenle son dönemde yapılan rejim tartışmalarını Türkiye’de kapitalist devletin son otuz yılda geçirdiği yapısal dönüşümler bağlamında yeniden düşünmekte yarar vardır. Zira son dönemde sayısı hızla artan kanun hükmünde kararnameler, yargı bağımsızlığının ortadan kalkması, başkanlık sisteminin yeniden gündeme gelmesi gibi gelişmelerle birlikte sıkça vurgulanan yürütmenin özerkleşerek güçlenme süreci AKP iktidarı ile başlamamış, 1980’lerden itibaren Türkiye kapitalizminin dünya kapitalizmiyle eklemlenme yönünde girdiği yeni yönelimler doğrultusunda adım adım inşa edilmiştir. Söz konusu süreçte devletin aldığı yeni biçimi anlamak için ise Marksist devlet kuramına, özellikle de yürütmenin güçlenme eğilimini sermayenin uluslararasılaşması bağlamında ele alan Poulantzas’ın temel kavramlarına bakmakta yarar vardır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 12 Sayı: 45 |