Kapitalizmin tarihinde yoksulluk kavramının politikacıları, din adamlarını ve yoksul kitlenin durumu karşısında hüzünlenen zenginleri geniş ölçekli bir şekilde seferber ettiği iki dönem vardır: 16. Yüzyılda başlayan ve 19. Yüzyılda sona eren Yoksul Yasaları çağı ve son 20 yıllık dönem. Her iki dönemde de yoksullar için öngörülen çözüm piyasa mekanizmalarına teslim olmak ve çalışmayı içermekteydi. Ancak bu çözümden önce kimin yoksul olduğuna karar verilmeliydi. Yoksullar için kurtuluş projeleri yoksulun tanımlanmasıyla başlamaktadır. Bu ölçme problemi belirli kriterlerin tanımlanmasını zorunlu kılmaktadır. Kriterler ise aslında bu ölçüm, değerlendirme ve seçim sürecindeki ideolojik yönelimleri açığa çıkarmaktadır. Yoksulluk kavramının kuram ve politika düzeyinde baskısını hissettirdiği her iki dönemde de temel kriter çalış(a)mamak ve piyasa mekanizmalarının dışında kalmaktır. Ancak niceliksel kriterlerin Türkiye verilerine uygulandığı sınıfsal bir analiz yürüten çalışmamız, yoksul kimliğini hak edenler içinde çoğunlukta olanların çalışmayan ya da çalışmak istemeyenler değil, çalışanlar olduğunu göstermektedir. Yoksulluk genel olarak işçi sınıfına ve ona yakın sınıflara ait bir sorundur. Özünde yoksullaşma işçi sınıfının sıradan bir üyesi olmaya doğru yolculuktur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale / Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 36 Sayı: 4 |