Türk kamu felsefesinin özellikle tek partili dönemde korporatist özellikler taşıdığı hem batıdaki ilham kaynaklarına işaret ederek, hem de özellikle otuzlardaki kimi yasal kurumsal uygulamalar üzerinden Türkiye’de tek parti dönemi hakkındaki yazında önemli araştırmacılar tarafından sıkça dile getirilmiştir. Özellikle Taha Parla’nın bu konudaki tespiti solidarist korporatizmin tek partili dönemde ve onun öncesindeki Osmanlı İmparatorluğunun çözülme sürecinde gerek aydınlar arasında gerekse de kamu idarecileri arasında yaygın olduğunu gösterir. Solidarist ideoloji Osmanlı’da günümüzde pek kullanılmayan bir ifadeyle “tesanütçülük” diye bilinirdi, buna rağmen tek partili döneme halkçılık ilkesi olarak geçmiştir. Korporatizm ise, siyaset biliminde başka kuramsal referanslarının yanı sıra işçi örgütlerinin düzenlenmesi ve bu örgütlerin iktidarca kontrolü bağlamında özellikle gündeme gelen bir kavramdır. Bununla birlikte çok partili hayata geçişte Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) iktidarınca oluşturulan sendikal örgütlülüğe ilişkin mevzuat her ne kadar fiili ve yasal yöntemlerle kısıtlanmış da olsa sendika seçme özgürlüğü içerir bu bakımdan da temeli itibariyle korporatistten ziyade liberal modele yakın sayılır. Tek partili dönemde Türkiye’de resmi sendikalar kurulmamış bu yüzden doğal olarak sendikalara üye olup olmamak da işçinin seçimine bırakılmıştır. Bu süreçte oluşturulan yasal kurumsal düzenlemeler fiilen kısıtlanmış olsa da sendikal çoğulculuk ve işçiler açısından sendikalara üye olma ya da olmama özgürlüğü içerir. Bu dönemdeki fiili uygulamalar ve devletle sendikalar, iktidar partisiyle sendikalar arasındaki ilişkiler ise daha kompleks bir görünüm verir, liberal demokratik bir rejimde uygulanması beklenmeyecek bazı pratikler işçi hareketi ile olan ilişkisinde iktidar partisi tarafından uygulanır. Cumhuriyet Halk Partisinin kimi yetkilileri iktidar partisi olmanın verdiği güçler sendikalarla bir tür vesayet ilişkisi geliştirmiştir. Bu bağlamda korporatizm ve çoğulculuk arasında kuramda öngörülen karşıtlığın aynı zamanda kimi geçişlilikler de içerdiğini iddia eden bu makale, iktidar partisi ve sendikalaşma talep eden, ilgili mevzuat yasalaşınca da sendikalaşan işçi hareketi arasındaki etkileşimi analiz ederek tek parti döneminde korporatist ideolojinin iktidar çevrelerinde yaygınlığını ve yerleşikliğini analiz etmekte, çoğulcu uygulamalar ve korporatist kamu felsefesi arasındaki geçişliliği değerlendirmektedir.
Korporatizm Zayıflatıcı Çoğulculuk Türkiye’de Sendikalar Tesanütçülük Cumhuriyet Halk Partisi.
It has been frequently stated in the literature that Turkish public philosophy has corporatist features, especially during the Single Party period, both by pointing to its sources of inspiration in the West and through some legal institutional practices, especially implemented during the thirties. Particularly Taha Parla’s observation on this issue shows that solidarist corporatism was widespread among both intellectuals and public administrators during the single-party period and the dissolution of the Ottoman Empire before that. Solidarist principles survived into the single party era through the principle of populism adopted in the thirties as a founding value of the young republic. Corporatism on the other hand, in addition to its other theoretical references, is a concept that has come to the fore in the context of the regulation and control of workers’ organizations by the government. However, in the transition to multi-party life, the legal legislation regarding union organization created by the single-party government in Turkey contains a liberal pluralist design, to be undermined by some de facto practices. Thus the implementation of this institutional design in this period and the relations between the state and the unions provide a more complex picture in this respect; some practices that would not be expected to be implemented in a liberal democratic regime are implemented by the ruling party in its relationship with the labor movement, some circles within the ruling party tried to create a more intimate connection between the party and the newly established unions in order to better control them. Claiming that the envisaged opposition between corporatism and pluralism also includes some transitivities, this article analyzes the prevalence and entrenchment of corporatist ideology in the ruling circles during the single-party period by analyzing the interaction between the ruling party and the labor movement that demands unionization and becomes unionized when the relevant legislation becomes law.
Corporatism Debilitating Pluralism Turkish Labor Unions Solidarism Republican People’s Party.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Türk Siyasal Hayatı |
| Bölüm | Makale / Articles |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 6 Ocak 2025 |
| Kabul Tarihi | 12 Haziran 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 1 |