Yazar Türkiye’de Ondokuzuncu Yüzyıl’ın başından bu yana bir “entelektüel veya epistemik bir kirlenme” ve bu kirlenmenin neticesinde bir “epistemik kaos” ve “epistemik bunalım” yaşandığı varsayımından yola çıkar. Araştırmalarını derinleştirdikçe epistemik bunalımı açıklayabilecek teorik bir çerçeveye ihtiyaç duyduğunu farkeder. Batı’da yapılan meta-bilim (bilim sosyolojisi, bilim felsefesi, bilim antropolojisi ve bilim psikolojisi) incelemeleri üzerinde yaptığı yoğun çalışmalar neticesinde; Türkiye’de varolduğunu öne sürdüğü epistemik bunalımı bir olgu olarak inşa etmesini sağlayacak teorik cihaz olarak “epistemik cemaat (epistemic community)” kavramını keşfeder ve bu kavram üzerine yoğunlaşır.
Kitap iki ana bölümden oluşmaktadır. Yazarın kitabının "Bilim Sosyolojisine Giden Yol" başlıklı birinci bölümü, çalışmanın ikinci bölümü ve çekirdeği durumundaki "Epistemik Cemaat" başlıklı bölüm için bir hazırlık niteliğindedir. Bu bölümde sosyolojinin kurucu babalarının (klasik sosyologların), "Bilgi nedir? Bilgi ile toplum arasındaki ilişki nedir? Bilimsel bilgi ile toplum arasındaki ilişki nedir? Bilimsel bilginin diğer bilgi türlerinden farkı nedir?" türündeki sorulara nasıl cevap verdiklerini göstermeye çalışmıştır. Bu sorulara verilen cevaplarla ikinci bölümde ele alacağı “bilimsel bilgi nedir ve nasıl inşa edilmektedir?” sorusunun daha iyi anlaşılması için bir zemin hazırlar. Yazara göre bilim sosyolojisi klasik sosyolojiden ayrı incelenemez çünkü bilim sosyolojisi bilime sosyolojinin penceresinden bakmaya çalışır.
epistemik cemaat bilim sosyolojisi pozitivizm epistemik bunalım bilimsel epistemik cemaat
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dini Araştırmalar (Diğer) |
Bölüm | Kitap Kritikleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 10 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 3 Sayı: 2 |