Ağrı, insanlık tarihi kadar eskidir. Varoluşlarından itibaren insanlar ağrı ile baş etmek için uğraş
vermişler, ağrılı vücut bölgelerini ya soğuk suya batırmış ya da güneşte ısıttıkları taşları o bölgeye
koyarak tedaviye çalışmışlardır. Bu dönemde ağrı tanrıların insanlara gazabı olarak düşünülmüştü.
Eski Mezopotamya, Mısır, Çin, Hint, Yunan ve Roma Uygarlıklarında Ağrı ile ilgili tanımlarda, ağrıyı
giderecek bazı terkipler yer almaktadır. Eski Yunan Uygarlığında Homeros destanlarında, mitolojik
öykülerde ağrı ve ağrı giderici ilaçları görmek mümkündür.
Latince ceza, işkence anlamına gelen “Poena” sözcüğünden gelen ağrı (pain), her zaman değişik
şekillerde tanımlana gelmiştir. Türkçe bir kelime olan Ağrı; Divan-ı Lügat-ıt Türk adlı ilk Türkçe
sözlüğümüz içinde “Ağrımak” olarak yer almaktadır.
Bu çalışmada ağrının eski uygarlıklardan başlayarak nasıl tanımlanıp tedaviye çalışıldığı açıklanmaya
çalışılmıştır. Eski Mezopotamya metinlerinde ağrı ile ilgili bilgiler kısıtlıdır. Diş ağrısı ile baş etmek için
Kodeks içinde ağrı gidericiler yer almaktadır.
Eski Mısır metinlerinde ağrı fizyolojik anatomik ve mistik düşüncelerle ele alınmış, Hint metinlerinde
çeşitli ağrı yolları olacağı, Eski Yunan’da Demokritos’a göre vücuttaki keskin partiküllerin atomların
kendi hallerinde çarpışarak meydana getirdiği bir rahatsızlık, Platon’a göre ruhun armonisindeki
bozukluk sonucu hissedilen bir özel durum olarak tanımlanmıştır.
Ortaçağda İbn-i Sina ağrıyı bedene zararlı olanı hissetmek olarak ele almıştır. Rönesans döneminde
Da Vinci Ağrının dokunma duyusunun farklı bir biçimi olduğunu açıklamıştır.
Neş’e gibi bir duygu olan ağrı, yaşayan ağrı, insan çıraksa onun ustası, insan benliğini tehdit eden bir
durum, her şey ağrıdır; doğum, yaşlılık, hastalık ağrıdır. Vücutta kontrol altına alınması zor iki duygudan
biri ağrıdır; diğeri ise aşk. Ağrı, kişi için özeldir, gibi tanımlamalarla ifade edilmeye çalışılmıştır.
Uluslararası Ağrı Teşkilatı ise (IASP); vücudun belli bir bölgesinden kaynaklanan kuvvetli doku
harabiyetine bağlı olan ya da olmaya, insanın geçmişle edindiği sübjektif, primitif, protektif
deneyimleri ile ilgili hoş olmayan emosyonel bir duyum tanımına ulaşmıştır.
“Pain” is a reality as old as the history of human being. People have persistently tried applying many methods to relieve and kill their “pain” such as submerging painful parts of the body into cold water or placing hot stones heated up in the sun light on these painful areas. In ancient times, “pain” was believed to have symbolized “the rage of gods”. Researchers who studied the manuscripts involving information about “pain” have discovered about some mixtures used to relieve pain in Ancient Mesopotamia, Egypt, China, India, Greek and Roman civilizations. Similarly, in Ancient Greek civilization, Homeros wrote about “pain” and pain-killing medicines in his well-known epics. Taking its origins from the Latin word “Poena, which means punishment and torture, “pain” has been defined in various ways. The Turkish equivalent of the word “pain”, which is “ağrı”, is one of the entries in Divan-ı Lügat-it Türk as “ağırmak”, which is the first known Turkish dictionary. This study explores how people have tried to relieve or cure “pain” since ancient civilizations. The data about “pain” available in Ancient Mesopotamia texts is insufficient. Some painkillers used to treat toothache are mentioned in the Codex. In ancient Egypt texts, “pain” is explained with regards to physical, anatomical and mystical thoughts. Indian texts sharp. According to Demokritos of Ancient Greek, “pain” is a disease caused by the collision of the atoms of sharp particles in the body. Finally, Platon defines “pain” as follows: “a special state sensed due to a defect in the harmony of spirit. İbn-i Sina, a healer who lived in the Middle Age, considered “pain” as “the state of sensing what is harmful to body”. In addition, Da Vinci defined “pain” as a different form of the “feeling of touch” in the period of Renaissance. Other interesting expressions used to define or explain “pain” are as follows: “a feeling similar to joy”; a persistent pain is the master of the individual, who is a just an apprentice; “any situation threatening the self such as birth, aging and illness”; “one of the two feelings difficult to control, the other being - love”; “something unique to individuals”
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Lokman Hekim Journal 2013; Supplement |
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin süreli bilimsel yayınıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Makalelerin sorumlulukları yazarlara aittir
Kapak
Ayşegül Tuğuz
İlter Uzel’in “Dioskorides ve Öğrencisi” adlı eserinden
Adres
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Çiftlikköy Kampüsü
Yenişehir/ Mersin