For Armenians, Adana became a symbol of a sacred and national cause to build Cilicia Armenia by attaining the Armenian Kingdom of Cilicia, a former Armenian state of historical importance, and gathering the Armenian people scattered in Anatolia in this region. The Sis Catholicosate, one of the most important religious centers for Armenians, was also located in this region. The "Armenian national awakening movement" was initiated with the support of the American Board of Commissioners for Foreign Missions (ABCFM), which had carried out missionary activities especially in the eastern and southern Anatolian regions since 1830. The Armenian nationalists, who could not find the support they expected from the Great Powers of the period for their demands of establishing Armenia in the "Six Provinces" of Anatolia, followed a similar path to the policy of the Balkan countries who seceded from the Ottoman Empire after the 1878 Treaty of Berlin. Through the terrorist organizations they established, the said nationalists started to attract the attention of the Christian public opinion by instigating revolts in the region. The biggest obstacle in front of Armenian ideals and aspirations was the Ottoman Sultan Abdülhamit II. With the measures he took in 1890, Abdülhamit II to a large extent prevented the revolts from spreading and the Armenian nationalists from reaching their goals. Abdülhamit II's Islamist policies and the methods he used in suppressing the revolts were used by the Christian missionaries in Anatolia to relay exaggerated descriptions of a "Christian Massacre" to the Western public, which made him known as the “Red Sultan” in a short time. Abdülhamit II was portrayed as a blood-drinking monster in the Western media, cartoons and articles were prepared in line with this portrayal. Armenian separatists, in cooperation with the members of the Committee of Union and Progress (CUP) who were against Abdülhamit II, accelerated the insurrectionary activities until the declaration of the Constitutional Monarchy in 1908, and took advantage of the turmoil in the Balkan countries to start a new revolt. Especially with a revolt they started in this region, the intervention of the Western public would be ensured, and an Armenia would be established in the Cilicia region by the landing of foreign soldiers in Mersin. The events that started with the murder of two Turkish youngsters by Armenians on 27 March 1909 turned into a revolt after spreading on 13-14 April, and thousands of people were killed on both sides, the exact number of which is not known. In the reports sent to the Western media by ABCFM missionaries who were in the region during the revolt, an effort was made to portray the violence experienced in the revolt as "a planned massacre of Sultan Abdülhamit II". The simultaneousness of the Adana events with the reactionary uprising in Istanbul brought about the debates on whether the Sultan was responsible for the Adana events. This study aims to analyze the role of Sultan Abdülhamit II in the Adana events based on the testimonies of the witnesses of the period.
Ermeniler için Adana; tarihsel önemi ve geçmişte kurdukları hükümranlık olan Kilikya Ermeni Krallığı'na ulaşarak, Anadolu'da dağınık bulunan Ermeni halkını bu bölgede toplayarak Kilikya Ermenistan'ını inşa etme isteği sebebiyle kutsal ve milli bir davanın sembolü olmuştur. Ermeniler için dini merkezlerden ve en önemlilerinden biri olan Sis Katolikosluğu da bu bölgede bulunuyordu. 1830'dan itibaren özellikle Doğu ve Güney Anadolu bölgelerinde misyonerlik faaliyetlerini başlatan Dış Misyonerlikler İçin Amerikan Komiserler Kurulu'nun (ABCFM) de desteği ile "Ermeni milli uyanış hareketi" başlatılmıştı. 1878 Berlin Anlaşması'nda Anadolu'da "Vilayet-i Sitte'de" kurmak istedikleri Ermenistan istekleri konusunda dönemin büyük devletlerinden bekledikleri desteği göremeyen Ermeni milliyetçileri, Balkan ülkelerinin Osmanlı'dan ayrılmak için uyguladıkları siyasete benzer bir yol izlediler. Söz konusu milliyetçiler kurdukları tedhiş örgütleri vasıtasıyla bölgede isyanlar çıkararak, Hristiyan kamuoyunun dikkatini çekmeye başlamışlardır. Ermeni ideal ve isteklerinin önündeki en büyük engel olan Sultan II. Abdülhamit, 1890 yılından itibaren aldığı önlemlerle isyanların yaygınlaşmasını ve amaçlarına ulaşmasını büyük ölçüde önlemiştir. II. Abdülhamit'in İslamcı bir siyaset izlemesi ve isyanların bastırılmasında kullandığı yöntemler, Anadolu'daki Hristiyan misyonerler tarafından Batı kamuoyuna abartılı bir şekilde "Hristiyan Katliamı" olarak anlatılması kısa zamanda "Kızıl Sultan" olarak isim yapmasına, Batı medyasında kendisini kan içen bir canavar gibi gösteren karikatürlerin çizilmesine ve yazıların yazılmasına neden olmuştu. Ermeni ayrılıkçılar, II. Abdülhamit karşıtı olan İttihat ve Terakki üyeleri ile iş birliği sırasında 1908 Meşrutiyet'in ilanına kadar komite faaliyetlerini hızlandırarak, özellikle Balkan ülkelerindeki karışıklıklardan faydalanarak yeni bir isyan hazırlığı içine girmişlerdir. Özellikle bu bölgede başlatacakları isyanla, Batı kamuoyunun müdahalesi sağlanacak ve Mersin'e asker çıkartılarak Kilikya bölgesinde bir Ermenistan kurulabilecekti. 27 Mart 1909 günü önce iki Türk gencinin Ermeniler tarafından öldürülmesi ile başlayan olaylar 13-14 Nisan yaygınlaşarak isyana dönüşmüş ve sayısı tam olarak bilinmese de her iki taraftan binlerce insan öldürülmüştür. İsyan süresince bölgede bulunan ABCFM misyonerlerinin Batı medyasına gönderdiği raporlarda isyanı "Sultan II. Abdülhamit'in planlı bir katliam hareketi" olarak göstermeye çalışmaları ve Adana olaylarının İstanbul'daki gerici ayaklanma ile eş zamanlı olması, Sultanın Adana olaylarında sorumlu olup olmadığı tartışmalarını da gündeme taşımıştır. Çalışmanın amacı, Sultan II. Abdülhamit`in Adana olaylarındaki rolünü dönemin tanıklarının ifadelerine dayanarak analiz etmektir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 46 |