The risks posed by the revolutionary changes that have taken place in the scientific and industrial fields over the past few centuries have long been anticipated. Thinkers such as Heidegger, Beck, and Giddens interpreted these changes and transformations as society’s transition “towards a new modernity,” and revealed the dominant quality of the new modernity by emphasizing the various “existential risks” they may cause. Currently, the “world risk society” is going through a crisis process in which the COVID-19 epidemic, which is seen as one of these existential risks, is actually being experienced. This study aims first to understand the nature of the current crisis in the light of Beck’s theory of risk society, and second to assess today’s perception of risk society and the universality of this perception.
Son birkaç yüzyıldır bilimsel ve endüstriyel alanda meydana gelen devrim niteliğindeki değişmelerin yol açabileceği riskler uzun zamandan beri öngörülüyordu. Heidegger, Beck ve Giddens gibi düşünürler, bu değişim ve dönüşümleri bir yandan toplumun “yeni bir modernliğe doğru” geçişi olarak yorumlarken, diğer yandan da bunların sebep olabileceği türlü varoluşsal risklere vurgu yaparak “yeni modernliğin” başat niteliğini ortaya koymaya çalışmışlardır. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde, dünya toplumları, bu varoluşsal risklerden biri olarak görülen COVID-19 salgınının bilfiil yaşandığı bir kriz sürecini tecrübe etmektedir. Bu çalışmada, ilk olarak “risk toplumunun” mahiyeti özellikle Beck’in kavramsallaştırmasıyla izah edilmeye çalışmış, ardından konuyla ilgili yapılan çalışmalara referansla günümüzde risk toplumu algısına ve bu algının evrenselliğine dikkat çekilmiştir. Son olarak, COVID-19 ile birlikte tecrübe edilen kriz toplumunun gündelik yaşam üzerindeki etkilerine dair bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2021 |
Gönderilme Tarihi | 1 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 4 Sayı: S-1 |