Bu makale, Coralie Fargeat’in The Substance (2024) filmini, Medusa mitinin çağdaş ve ters çevrilmiş bir yeniden anlatımı olarak ele almakta ve filmi Lacancı psikanaliz, feminist mit eleştirisi ve bakışın iktidarı bağlamında yorumlamaktadır. Filmin, modern kültür endüstrisinin dayattığı bakış rejiminin mitsel altyapılarını görünür kılan bir meydan okuma olduğu ileri sürülmektedir. Filmin başkarakteri Elisabeth Sparkle’ın bedeninden üretilen Sue figürü, ideal ego ile ego ideali arasındaki Lacancı çatışmanın simgesel ve imgesel düzeylerde nasıl bedenleştiğini gösteren bir yabancılaşma anlatısı olarak okunmaktadır. Makale, patriyarkal kültürün Medusa mitini nasıl tahrif ettiğini, bakışı nasıl bir tahakküm aracına dönüştürdüğünü ve kadının kendi bedeni üzerindeki tasarrufunu nasıl kısıtladığını tartışmaktadır. Perseus’un Medusa’ya doğrudan bakamayışı ve bakışı dolayım yoluyla ehlileştirmesi, The Substance filminde kültür endüstrisinin özneye dayattığı bakış rejiminin alegorik bir karşılığı olarak yorumlanmaktadır. Bu bakış rejimi, kadın özneye anlamın oluşturucusu olamayacağı bir konumu dayatır; bu konumu üstlenmek yoluyla asla gerçek anlamda bir özne olunamayacaktır. Bu bakımdan aşırı özdeşleşme ve öznelliğin imkansızlığı konusunu açıklığa kavuşturmak için Papin Kardeşler cinayeti ve Jean Genet’nin Hizmetçiler oyunu bir karşılaştırma için makaleye dahil edilmiştir. Ayrıca makale, Medusa figürünün arkaik anaerkil anlamının, patriyarkal yeniden inşalara rağmen modern kültürün görünür yüzeyine nasıl sızdığını ve bu sızmanın kadın bedeninin metalaştırılmasına karşı direniş potansiyelini nasıl barındırdığını savunmaktadır. The Substance filmi, mit, psikanaliz ve feminist teori kesişiminde, öznenin kendi imgesiyle hesaplaşmasının trajik sahnesi olarak yorumlanmaktadır. Bu bakımdan felsefe, özellikle de dil felsefesi, sinemanın yoğunlaştırılmış imgelerinin bir gösterenler düzlemine taşınarak çözümlenebileceği, imgelerin sezgisel yoğunluğunun kavramsal ve tarihsel bir arkeolojisinin yapılabileceği bir konum sunarken, film de arzunun, bakışın ve benliğin bölünmüş doğasına, özellikle de dil tarafından bölünmüşlüğüne temas etmenin olanaklarını sunmaktadır.
Medusa miti patriyarkal bakış Lacancı psikoanaliz İmgesel özdeşleşme Simgesel özdeşleşme bölünmüş özne
This article examines Coralie Fargeat’s The Substance (2024) as a contemporary and inverted retelling of the Medusa myth, interpreting the film through the lenses of Lacanian psychoanalysis, feminist myth critique, and the politics of the gaze. It argues that the film challenges the visual regimes imposed by the modern culture industry by making visible the mythical infrastructures underlying these regimes. The character of Sue, generated from Elisabeth Sparkle’s body, is read as an allegory of alienation, embodying the Lacanian conflict between the ideal ego and the ego-ideal on both symbolic and imaginary levels. The article explores how patriarchal culture has distorted the Medusa myth, transforming the gaze into an instrument of domination and restricting women’s agency over their own bodies. Perseus’s inability to look directly at Medusa and his taming of her gaze through mediation is interpreted in the film as an allegorical counterpart to the gaze regimes enforced by the culture industry upon the subject. This regime imposes a position on the female subject where she can never become the constitutor of meaning; by assuming this position, she is forever prevented from achieving true subjectivity. To clarify the themes of excessive identification and the impossibility of subjectivity, the article includes a comparative analysis of the Papin Sisters murder case and Jean Genet’s play The Maids. Furthermore, it argues that the archaic matriarchal significance of the Medusa figure, despite patriarchal reconstructions, continues to seep through to the visible surface of modern culture, harboring a latent potential for resistance against the commodification of the female body. The Substance is interpreted as a tragic stage for the subject’s confrontation with its own image at the intersection of myth, psychoanalysis, and feminist theory. In this sense, philosophy—especially the philosophy of language—offers a space where cinema’s condensed images can be translated into a plane of signifiers, allowing for a conceptual and historical archaeology of these images. Conversely, the film provides avenues for engaging with the divided nature of desire, the gaze, and selfhood—particularly the division introduced by language.
Medusa myth patriarchal gaze Lacanian psychoanalysis Imaginary identification Symbolic identification divided subject
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Film Eleştirisi |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 4 Ağustos 2025 |
| Kabul Tarihi | 1 Eylül 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 2025 10. Yıl Özel Sayısı |