Risâle-i Nûr Külliyatı'nda velâyet konusu pek çok yerde derin bir şekilde incelenmiş, farklı yönleriyle ele alınmıştır. Said Nursi, bir tasavvuf terimi olarak "velî"yi açıklamakla kalmamış, velîler hiyerarşisinde seçkin bir makam sahibi olan "ârif", "abdal" ve "kutub" terimlerine dair de izahlarda bulunmuş, bu terimlerin ifade ettiği mânayı açarak ince noktaları vurgulamıştır. Biz bu çalışmamızda söz konusu dört tasavvuf teriminin öncelikle tasavvuf terminolojisindeki mânalarını kısaca özetleyip, ardından Risâle-i Nûr Külliyatı'ndaki karşılıklarını, risâlelerde kullanıldıkları anlamlarını, pek çok yerde bu kavramların hangi yönleriyle ele alındığını, tasavvufla aynı nokta-i nazardan, aynı bakış açısıyla değerlendirilip değerlendirilmediğini göstermeye çalıştık. Ayrıca bu dört tasavvuf teriminin, sûfîlerin mânevi hiyerarşisinde büyük önem arz etmesinden dolayı, bu terimlerin Said Nursi tarafından geniş eksende, kimi zaman yanlış anlaşılmaları veya yorumlanmalarına dair bazı eleştiriler de getirilerek izah edildiğinin altını çizdik. Çalışmamızda, "ârif", "abdal", "velî" ve "kutub" dan oluşan bu dört önemli tasavvuf terimine dair, Risâle-i Nûr'daki açıklamaları eksene aldık. Ve sonuçta, Risâle-i Nûr Külliyatı’nda bu terimlerin, tasavvuftaki aynı mânaları ifade etmek üzerine kullanıldığını ve aynı yüksek mânevi makamlara işaret eden kavramlar olarak kabul edildiklerini, bu dört terimin işaret ettiği makama ulaşan sûfîlerin yüce mertebelere ermiş seçkin kişiler olarak makbul kabul edildiklerini ortaya koymaya çalıştık. Tasavvufta sâlikin seyr-i sülûk sonucunda ulaşmak isteyebileceği yüksek mertebeleri ifade eden bu dört tasavvuf terimi, Risâle-i Nûr’da yüce mânevi makamlar olarak ele alınmışsa da, Said Nursi, Risâle-i Nûr’un şahs-ı mânevisinin Gavs’ül Azam Abdülkadir Geylanî’nin “ferdiyyet” sırrına mazhar olmasından dolayı, nur talebelerinin seyr-i sülûk yapmalarına gerek olmadığını ifade etmiştir. Öte yandan, tasavvufun bu önemli terimleri, tıpkı tasavvuf hiyerarşisinde kabul edildikleri yüksek makamlar gibi, insan-ı kâmil olmanın bir göstergesi olarak kabul edilmiştir.
The issue of “velâyah” has been deeply examined in many places and discussed from different aspects in the Risâle-i Nûr Collection. Said Nursi not only explained “velî” as a mystical term, but also explained the terms “ârif”, “abdal”, and “qutb”, which had distinguished positions in the hierarchy of “velî”s, and emphasized the detailed points by explaining their meanings. In the present study, the meanings of the four Sûfi terms in Sûfi terminology were summarized briefly, their equivalents in the Risâle-i Nûr Collection, their meanings, in which aspects these concepts were discussed in many places, and whether they were evaluated from the same point of view with Sûfism were discussed. It was also underlined in the study that these terms were explained broadly by Said Nursi, sometimes with some criticisms about their misunderstanding or interpretation because these four Sûfi terms are of great importance in the spiritual hierarchy of the Sûfis. In the present study, the explanations in Risâle-i Nûr about these four important Sûfi terms consisting of “ârif”, “abdal”, “velî” and “qutb” were discussed. And finally, it was revealed that these terms are used to express the same meanings in Sûfism in the Risâle-i Nûr Collection and are accepted as concepts that indicate the same high spiritual positions, and the Sûfis who reach the rank indicated by these four terms are accepted as distinguished people who have attained high levels. Although these four mysticism terms, which express the high levels that the devotee may desire to reach as a result of the travels in Sûfism, were handled as supreme spiritual positions in the Risâle-i Nûr, Said Nursi stated that there was no need for the students of the Risâle-i Nûr to take this travel because Gavs’ul Azam Abdulkadir Geylani was the owner of the secret of “individuality” as the spiritual person of the Risâle-i Nûr. On the other hand, these important terms of Sûfism were also accepted as an indicator of being a perfect human being, just like the high positions in which they were accepted in the hierarchy of Sûfism.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 91 |