İnsan dahil her şeyin gelip geçici olduğu bir yaşamda nesnelerin zamana direnen niteliği oldukça dikkat çekicidir. Kalıcılığının yanı sıra insanın gündelik yaşamında oynadıkları rol eşsiz ve yeri doldurulamazdır. Eşyalar biz olmadan var olmayı sürdürse de insan onlar olmadan en temel ihtiyaçlarını bile gideremez. Dolayısıyla insan ile eşya arasında doğumdan ölüme kadar kaçınılmaz bir ilişkiden söz edilebilir. Bu ilişki hem öğrenme hem de idrak etme veya farkına varma biçiminde olabilir. Bu çalışma, İngiliz modernist yazar Virginia Woolf’un “Sert Cisimler” öyküsündeki nesneleri odağına alarak insan-nesne etkileşimini ve bu ilişkinin karşılıklı dönüştürücü imkanlarını incelemektedir. Bill Brown’un “Şey Kuramı” (Thing Theory) temelinde nesnelerin eyleyiciliği, birlikte varoluş ve özne-nesne dinamiğinin yarattığı tekinsizlik çalışmada irdelenmektedir. Buna göre, insan eşya ile olan etkileşiminden hareketle yeni anlamlar türetebildiği gibi eşya da benzer biçimde zamanla yeni anlamlar kazanarak dönüşebilir. Bir diğer deyişle, insanın etrafındaki nesneler dünyası ile kurduğu bağ sonucu tek taraflı olmayan, özne-nesne ayrımının bulanıklaştığı, kolektif ve iç içe geçişsel bir etkileşim ağı meydana gelir. Özne-nesne arasındaki bu bulanıklık tekinsizlik duygusuna yol açar.
In a life in which everything is ephemeral including human beings, the time-resisting nature of objects is quite remarkable. Besides their permanence, the role objects play in daily life is unique and irreplaceable. Even though things continue to exist without us, people cannot meet even their most basic needs without them. Therefore, it can be argued that there is an inevitable relationship between people and things from human’s birth till death. This relationship can be in the form of both learning and comprehension or awareness. This study investigates the human-object interaction and the transformative possibilities of this relationship by focusing on the objects in the story of “Solid Objects” by the British modernist author Virginia Woolf. In this study, the agency of objects, coexistence and the uncanny created by the subject-object dynamic are examined. In the light of the investigation, it is concluded that humans can derive new meanings from their interaction with things, and in the same vein, things can transform over time by gaining new meanings. In other words, as a result of the bond that people establish with the world of objects around them, a collective and intertwined network takes place. This interactive network is not one-sided as the subject-object distinction becomes blurred. This blurring of subject-object leads to a sense of uncanny.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | EDEBİYAT / ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ağustos 2022 |
Kabul Tarihi | 10 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 7 Sayı: 3 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.