Bugün bürokrasi hala yönetim biliminin temel
inceleme konularından birisi olmayı sürdürmektedir. Bunun temel nedeni kamu
yönetiminin temel örgütlenme aracı ve yöntemi olmasıdır. Weber’in
kuramlaştırdığı bürokrasi teorisi, birçok eleştiri almasına rağmen 21. yüzyılda
dahi vazgeçilemez bir şekilde hem kamu hem de özel sektörde geçerliliğine devam
etmektedir. Bürokrasinin gücü iş bölümü ve uzmanlaşma temelinde kurulmasından
kaynaklanmaktadır. Otoriteyi merkezileştirmekte ve etkin bir hiyerarşik yönetim
yapısı oluşturmaktadır. Bu nedenle de tarihsel süreçte özellikle kamu
kuruluşlarının örgütlenmesinde belirleyici tek araç olmuştur. Ancak buna rağmen
bürokrasi sistem değişikliklerinde mutlaka yeniden yapılanmaya da maruz
kalmaktadır.
Parlamenter sistemde bürokrasi oldukça güçlüdür ve
zaman zaman bu durum bürokratik vesayete kadar gitmektedir. Başkanlık
sisteminde ise seçilmiş başkanın gölgesinde kalabilmektedir. Her iki sistemde
de bürokrasi güçler arasındaki ilişkilere göre kendine yer bulmaktadır. Sistem
değişikliğinin sık yaşandığı ülkelerde bürokraside yaşanan kurumsal ve yapısal
değişim de oldukça kapsamlı olmaktadır. Eğer ülkelerde partizanlıktan uzak,
tamamen profesyonelliğe dayalı bir bürokratik kariyer sistemi oluşturulmuş ise,
söz konusu değişim oldukça sınırlı kalmaktadır.
Bu çalışmada bürokrasinin bu değişimini ve sürekli
konum aramasını, parlamenter ve başkanlık sistemlerinde nasıl gerçekleştiğini
sorgulamaya çalışacağız. Bu kapsamda; bürokrasi teorisini, parlamenter ve
başkanlık sistemlerini genel hatları ile ele alıp, bürokrasiyi nasıl
etkilediklerini inceleyeceğiz.
Konular | Siyaset Bilimi |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 13 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Özel Sayı |
STRATEGIC PUBLIC MANAGEMENT JOURNAL © 2015 is licensed under Creative Commons Attribution 4.0 International