In Islamic sciences, each discipline possesses a unique methodology regarding the sources and binding authority of knowledge. Since the first century of the Hijri calendar, Sûfîsm—recognized as a foundational source for other Shar‘i sciences—has sought to interpret the Qur’an and the Sunnah through an isharī (allusive) method exclusive to the Sûfî tradition. Through this approach, Sûfîsm has developed both theoretical and practical frameworks that contribute to the spiritual advancement of individuals. Drawing from their spiritual states and religious experiences, Sûfîs have incorporated esoteric meanings into their writings—meanings that can be reconciled with the apparent, exoteric interpretations.
While acknowledging sound transmission (ḥabar ṣādiq), reason, and the five senses as valid means of acquiring knowledge, Sûfîs found these external sciences insufficient for attaining true knowledge of God. Accordingly, they developed alternative epistemological tools in accordance with the Qur’an and the Sunnah—such as kashf (unveiling), ilhām (inspiration), and dreams. Among these, kashf and ilhām are especially considered unique methodological sources that enrich Sûfî hermeneutics.
Although figures such as al-Muḥāsibī, al-Tirmidhī, al-Sarrāj, al-Kalābādhī, al-Qushayrī, al-Hujwīrī, and al-Ghazzālī frequently treated kashf and ilhām as a combined concept within the context of pre-Ibn al-ʿArabī Sûfî literature, this study argues that they represent two distinct yet interconnected epistemic references within Sûfî thought. Based on their respective definitions, kashf and ilhām emerge as multi-functional epistemological instruments—sometimes functioning as methods, at other times as tools, and occasionally as outcomes—within the layered structure of Sûfî epistemology.
في العلوم الإسلامية، لكل فرع من فروع العلم منهجيته الخاصة في سياق مصدر المعرفة وطبيعتها الملزمة. وقد حاولت الصوفية، التي ظهرت كحركة زاهدة، تفسير القرآن والسنة، وهما المصادر الرئيسية للعلوم الدينية الأخرى، بأسلوب إشاري خاص بالصوفية، منذ القرن الأول الهجري؛ وهكذا، فقد حقق المعرفة النظرية والعملية التي ستمكن الناس من التطور روحيًا. وأدخل الصوفية في مصنفاتهم بعض المعاني السرية التي يمكن التوفيق بينها وبين المعنى الظاهر، على ضوء موقعهم وتجاربهم الدينية. كما قبل الصوفيون المعرفة الإيمانية والعقل والحواس الخمس كوسيلة للحصول على المعرفة؛ إلا أنهم لم يجدوا العلوم الظاهرة التي يتم الحصول عليها بهذه الطريقة كافية، وطوروا وسائل أخرى للحصول على المعرفة مثل الكشف والإلهام والأحلام في معرفة الله، موافقة للقرآن والسنة. وعلى وجه الخصوص، تم اعتبار الاكتشاف والإلهام نوعًا فريدًا من المعرفة المنهجية بطريقة من شأنها أن تبني ثراء تفسير الصوفية. ورغم أنهما يستخدمان كمركب يظهر نفس العلامة القطعية في التقييمات التي قدمها المحاسبي والترمذي والسراج والكلابازي والقشيري والهجويري والغزالي في نطاق الأدب الصوفي قبل ابن عربي، إلا أن هذين المفهومين يستخدمان في رأينا مزيج من نظام الحكمة الصوفية، والصوفية على أساس رتبة. من علم الأحياء إنه بمثابة مرجعين مختلفين وغنيين بالمعلومات. ومن تعريفاتهم، تبين أن هذا الجمع والاكتشاف والإلهام، الذي يعبر عن معاني مستقلة منفصلة، يتم تقييمه في الصوفية تارة كطريقة، وتارة كأداة، وتارة كنتيجة.
İslami ilimlerde bilginin kaynağı ve bağlayıcılığı bağlamında her bir ilim dalının kendine has metodolojisi bulunmaktadır. Hicri birinci asırdan itibaren diğer şer’î ilimlerin de temel kaynağı olan tasavvuf, Kur’an ve sünneti sûfîlere mahsus işârî bir yöntemle yorumlamaya çalışmış; böylece insanların manevî yönden gelişimlerini sağlayacak hem teorik hem pratik birikime ulaşmıştır. Sûfîler kendi bulundukları makam ve yaşadıkları dini tecrübeler ışığında, zâhirî mana ile bağdaştırılabilen bir takım gizli manalara eserlerinde yer vermişlerdir. Sûfîler ayrıca sâdık haber, akıl ve beş duyuyu bilgiyi elde etme aracı olarak kabul etmiş; fakat bu yolla elde edilen zâhirî ilimleri yeterli bulmayarak Allah’ı bilmede Kur’an ve sünnete uygun keşf, ilham ve rüya gibi başka bilgi elde etme vasıtaları geliştirmişlerdir. Özellikle keşf ve ilham, tasavvufun yorum zenginliğini inşa edecek şekilde nev’i şahsına münhasır bir metodolojik bilgi türü olarak ele alınmıştır. İbnü’l Arabî öncesi sûfî literatürü kapsamında Muhâsibî, Tirmizî, Serrâc, Kelâbâzî, Kuşeyrî, Hücvirî ve Gazzâlî’nin yapmış oldukları değerlendirmelerde, aynı kategorik anlamı yansıtan bir terkip olarak kullanılmakla birlikte bu iki kavram, kanaatimizce sûfî irfanı çerçevesinde, mertebe esasına dayalı tasavvuf epistemolojisinin iki farklı zengin bilgi referansı konumundadır. Bu çalışmada, ayrı ayrı müstakil anlam delaletini ifade eden keşf ve ilhamın tanımlarından yola çıkılarak tasavvufta bazen yöntem bazen araç bazen de sonuç olarak değerlendirildiği ortaya konulmuştur.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Tasavvuf |
| Bölüm | Araştırma Makaleleri |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2024 |
| Kabul Tarihi | 16 Mayıs 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 55 |
Tasavvuf İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.