Today less than 2,000 Tatars live in Estonia. The basis of their identity as Tatars are the language and the Islamic faith. The end of the nineteenth and the first decades of the twentieth century were favourable times for the Estonian Tatar community and children’s Sunday and summer schools; drama societies and choirs were active in the capital and other northeastern towns of Estonia. The activities were a unique cultural phenomenon in the Lutheran and Estonian-speaking environment: a Muslim minority thriving, preserving and developing its culture while cooperating with the wider Tatar diaspora around the Baltic Sea. The uniqueness existed also in the details – Tatar children studied already in the 1920s geography, religion and their own language in Arabic script. The Narva Islamic Congregation’s imam was also the leader of a local Tatar drama society.
After the imposed standstill in the Soviet period from the 1940s to the 1980s, the Tatar community in Estonia revived in the 1990s. The grandchildren of the so called pre-Soviet generation restored the Tatar Culture Society and Estonian Islamic Congregation in Tallinn. The immigration policy of the Soviet regime had however changed the balance in the Tatar community. Although religion remains a basic key to Tatar identity, the role of the language is different now. Today Tatar children study religion in Tallinn and Maardu using Russian language and Tatar teaching materials in Cyrillic or Latin script. The generation from the pre-Soviet period has also transferred the responsibility for preserving the Tatar language and Islamic religion to the new generation whose background, education and experience reflect twenty-first century Estonian and European realities. This study is based on extensive interviews with Tatars and discusses the language situation during the past century.
Bugün Estonya’da 2.000’den biraz daha az sayıda Tatar yaşamaktadır. Bu kişilerin Tatar
kimliklerinin temeli dil ve İslam inancıdır. On dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başları,
Estonya Tatar topluluğu için iyi zamanlardı; çocukların Pazar günleri ve yaz dönemindeki okulları,
tiyatro toplulukları ve koroları başkentte ve Estonya’nın diğer kuzeydoğu kasabalarında aktifti. Bu
durum, Lutheran ve Estonca konuşulan ortamda benzersiz bir kültürel olguydu: Bir yandan Baltık
Denizi çevresinde daha geniş yer tutan Tatar diasporası ile işbirliği yaparken, diğer yandan kültürünü geliştiren, koruyan ve geliştiren Müslüman bir azınlık vardı. Özgünlüğü ayrıntılarda da mevcuttu: Tatar
çocukları 1920’lerde coğrafya, din ve dillerini Arap harfleriyle okudular. Narva İslami Cemaati’nin
imamı aynı zamanda yerel bir Tatar tiyatro topluluğunun başıydı.
1940’lardan 1980’lere kadar Sovyet döneminde dayatılan duraklamanın ardından Estonya’daki Tatar
topluluğu yeniden canlandı. Sovyet öncesi olarak adlandırılan neslin torunları, Tallin’deki Tatar Kültür
Derneği’ni ve Estonya İslam Cemaatini yeniden canlandırdı. Ancak Sovyet rejiminin göç politikası Tatar
topluluğu içindeki dengeleri değiştirmişti. Din, Tatar kimliğinin temel unsuru olmaya devam etse de,
dilin rolü değişti. Bugün Tatar çocukları, Tallin ve Maardu’da Rus dilini ve Kiril veya Latin alfabesiyle
yazılan öğretim materyallerini kullanarak din eğitimi almaktadır. Sovyet öncesi dönemden gelen nesil,
Tatar dilini ve İslam dinini koruma sorumluluğunu; geçmişi, eğitimi ve deneyimi şimdiden yirmi birinci
yüzyıl Estonya gerçeklerini yansıtan yeni nesle devretti. Tatarlarla yapılan kapsamlı görüşmelere
dayanan bu çalışma, geçtiğimiz yüzyıldaki dil durumunu tartışmaktadır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Temmuz 2021 |
Gönderilme Tarihi | 16 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 11 Sayı: 19 |