SSCB’de Stalin tiranlığı zamanında II. Dünya Savaşı’ndan hemen
öncesinde uygulanan, literatürde Repressiya olarak da adlandırılan
dönemde halk düşmanı suçlamasıyla milyonlarca insan gözaltına
alınmış, yüz binlercesi ise ya kurşuna dizilmiş ya da çalışma kamplarına
gönderilmişlerdir. Devlet tarafından yaratılan korkunun etkisi onlarca yıl
sürmüş, insanlar her an tutuklanmak ya da kurşuna dizilmek korkusu içinde
yaşamışlardır. Yaşanan korku yıllar sonrası bile olsa edebiyata kaynaklık
etmiş, döneme ait uygulamalar birçok edebî türde çeşitli yönleriyle
kaleme alınmıştır. Bunlar edebî eser niteliği taşımanın ötesinde aynı
zamanda tarihsel birer belgedirler. Bununla birlikte zamanın gerçeklerini
ortaya koyabilmek için çeşitli bilimsel çalışmalar da yapılmıştır. Bu
makalede; Bahtiyar Vahabzade’nin “İki Korku” adlı şiiriyle birlikte Türk
dünyası edebiyatındaki mensur metinlerde edebî olarak dile getirilenler,
Orlando Figes’in Karanlıkta Fısıldaşanlar Stalin Rusya’sında Özel Yaşam
adlı eserindeki gerçek hayattan derlenmiş anılar ve değerlendirmelerle
birlikte ele alınmıştır. Ayrıca yeri geldikçe Aleksander Soljenitsin’in
Gulag Takım Adaları, Vasili Grossman’ın Her Şey Geçip Gider, Arthur
Koestler’in Gün Ortasında Karanlık, Svetlana Aleksiyeviç’in Kadın Yok
Savaşın Yüzünde ve Eugenia Gınzburg’un Anafora Doğru ve Anaforun
İçinde adlı eserlerinden yapılan alıntı ve değerlendirmeler de çalışmaya dâhil edilmiştir. Böylelikle Repressiya’nın ortaya çıkardığı ölümcül
şartlardan mucizevi bir şekilde hayatta kalmayı başaran dönemin tanığı
olanların neredeyse epik bir tarzda kaleme aldıkları öz yaşam öyküleri,
bu öykülerin edebiyata yansımış hâlleri ve bilimsel kaynaklar bir arada
değerlendirilmiştir.
During the reign of Stalin tyranny millions of people have been
detained on charges of anti-government propaganda in the literature, and
hundreds of thousands of people have been shot or sent to work camps
immediately before World War II. The effect of the fear created by the
state lasted for decades, and people lived in fear of being arrested or
shot at any moment. Even after many years of fear, it has been a source
of literature, and the practices of the period have been written in many
different ways. They are not only literary works but also historical
documents. However, various scientific studies have been carried out in
order to reveal the realities of time. In this article, the poems of Bahtiyar
Vahabzade, which are mentioned in Turkish world literature as prose-type
texts, are discussed with the memories and evaluations compiled from
“Karanlıkta Fısıldaşanlar Stalin Rusyasında Özel Yaşam” of Orlando
Figes. In addition, “Gulag Takım Adaları” of Aleksander Soljenitsin,
Vasili Grossman's “Her Şey Geçip Gider”, “Gün Ortasında Karanlık” of
Arthur Koestler, Svetlana Alekseviç's “Kadın Yok Savaşın Yüzünde” and
Eugenia Ginzburg's “Anafora Doğru ve Anaforun İçinde” books were
included in the study. In this way, the autobiographical stories of those
who were witnesses of the period, who miraculously survived from the
deadly conditions revealed by Repressiya, reflected in the literature of
these stories and scientific sources, were evaluated together.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Ekim 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 48 |