Bir edebî metin yayımlandıktan ve kitlelere ulaştıktan sonra da öznesinden bağımsız değildir. Elbette bir metin içerisindeki söz sanatları ve onların sağladığı çok anlamlılık okuyucuya farklı yorum yapma hakkını verir. Görüngübilim bu sebeple metin karşısında okura daha fazla söz hakkı ve rol vermektedir. Ancak ortaya konan metni yalnızca okurun algısına ya da tarihsel şartlara emanet etmek, o metnin düşünen, analiz eden bir zihinden çıktığı gerçeğini inkâr etmek demektir. Bu inkâr sadece o metnin kişinin zihninden çıkan söylemleri değil aynı zamanda o söylemlerin ardındaki yaşanmışlıkları, kazanımları ve o zihnin işleyiş biçimini de içine alır. Mehmet Akif Ersoy da Meşrutiyet dönemi, Milli Mücadele dönemi ve Cumhuriyet’in kuruluş sürecine şahitlik etmiş bir şair ve düşünürdür. Biz de bu çalışmada sosyal açıdan bahsi edilen hareketli dönemlere şahitlik etmiş, kendisi de bizzat bu hareketlilik içinde yerini almış bir zihnin manzum hikâyelerinde yer alan, hareket bildiren türler olmaları itibari ile fiil ve fiilimsileri göstergebilimsel semantik bağlamda inceledik. Metinlerdeki fiilimsileri birer gösteren olarak hem gösterilenlerle ilişkileri hem de diyaloglar içerisindeki öznenin konumunu bildiren yönleri bakımından ele aldık. Bunu yapmaktaki maksadımız ise bir metnin ister bilinç isterse bilinçdışı yönü itibari ile bütünüyle özneden bağımsız olarak sadece okura veya kendi tarihselliğine hapsedilemeyeceği görüşünün bir metin üzerinden pratiğini yapmaktır.
Even after a literary text is published and reaches the masses, it is not independent of its subject. Of course, the rhetoric in a text and the polysemy give the reader the right to make different interpretations. For this reason, phenomenology gives the reader more voice and role in the face of the text. However, to entrust the presented text only to the perception of the reader or to historical conditions means to deny the fact that that text emerged from a thinking and analyzing mind. This denial includes not only the discourses that come out of the mind of that text, but also the experiences, achievements behind those discourses and the way that mind works. Mehmet Akif Ersoy is also a poet and thinker who witnessed the Constitutional Era, the National Struggle period and the founding process of the Republic. In this study, we have examined verbs and gerunds in the semiotic semantic context, as they are genres that express movement and take place in the verse stories of a mind that has witnessed the socially active periods and took its place in this mobility. We have handled the gerunds in the texts as signifiers both in terms of their relations with the signifieds and their aspects that indicate the position of the subject in the dialogues. Our aim in doing this is to practice the view that a text cannot be confined to the reader or its own historicity, independent from the subject, in terms of either the conscious or unconscious aspect, through a text.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları (Diğer) |
Bölüm | TOBİDER - Uluslararası Toplumsal Bilimler Dergisi Cilt 7 Sayı 2 |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 23 Eylül 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 7 Sayı: 2 |