İklim Değişikliği ve Krizi ve Sosyal Hizmet Özel Sayısı Makale Çağrısı

TOPLUM VE SOSYAL HİZMET DERGİSİ

MAKALE ÇAĞRISI

Özel Sayı (Aralık 2022)

İklim Değişikliği ve Krizi ve Sosyal Hizmet

Editörler: Prof. Dr. Yasemin ÖZKAN & Prof. Dr. Can Hamamcı

Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi, “İklim Değişikliği ve Krizi ve Sosyal Hizmet Özel Sayı’sını duyurmaktan mutluluk duyar.

İklim değişikliğinin hızla değişen oranları insan sağlığını tehdit etmekte ve insanların yaşam biçimini etkilemektedir. Bu etkiler artan sıcaklıklarda, aşırı hava olaylarında, hastalıkların bulaşması ve yaygınlaşmasında, yiyecek ve suya erişimde ve değişen tarım modellerinde kendini göstermektedir. Son yirmi yılda, insan faaliyetleri ve fosil yakıt kullanan endüstriler (petrol, kömür, doğal gaz) nedeniyle dünyadaki sıcaklık yükselmiş, karbon emisyonlarının artışı ile hava son binlerce yıldan daha fazla ısınmıştır. 1950'lerin sonlarından bu yana bilim insanları, sıcaklıkların artması konusunda bir farkındalık yaratmışlar; bugün iklim değişimi ve nedenleri konusunda uluslararası bir fikir birliğine varılmıştır. Birleşmiş Milletler tarafından toplanan Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli, insan kaynaklı iklim değişikliğinin Dünya'nın ısınmasını hızlandırdığı konusundaki bilimsel fikir birliğini doğrulamaktadır. Daha fazla ısınmayı (endüstri öncesi seviyelerin 1,5 °C üzerinde) ve iklim değişikliğinin yol açtığı dehşet verici sonuçları durdurmak için sert önlemler alınması gereği açıktır.

İnsanlar, doğal veya ekolojik çevremizle yakın ilişki içinde gelişmektedir. İnsan yaşamını sağlayan ve sağlamaya devam etmek için sürdürülmesi ve yenilenmesi gereken tam da bu ortamdır. Doğal ortamda var olan tüm sorunlar insanların yaşamı için de önemli bir sorun anlamına gelmelidir.

Ekolojik kriz, ekosistemlerin insan kaynaklı tahribatı, toprak kaybı, gıda ve insan organları dahil çevrenin tüm bölümlerinin kirlenmesi, türlerin yok olması, kaynakların tükenmesi ve özellikle iklim değişikliğine mevcut odaklanma küresel bir farkındalığa yol açmıştır. İklim değişikliği küresel bir sorun olmakla birlikte, her insanın yaşamını ayrı ayrı etkilemektedir.
Daha az kaynağa ve sermayeye sahip toplulukların, iklim değişikliğinin dünya çapındaki olumsuz etkilerinden orantısız şekilde etkilenmesi muhtemeldir. Çevresel adalet çerçevesi, iklim değişikliğine yönelik uygulama ve politika yanıtlarını yönlendirmek için gereklidir.

Yetersiz hizmet alan ve savunmasız nüfuslara profesyonel bağlılık, sosyal hizmet uzmanlarının iklim değişikliği ve bunun insanlar üzerindeki etkileri hakkında bilgi sahibi olmasını gerektirir. Çevresel bakış açısı, sadece sosyal ve ailesel sistemleri değil, doğal çevreyi de içermelidir.

İklim olayları ile günlük hayatımız arasında bu kavramların uzaklaştığı ve insanların çözümlere katkıda bulunamayacaklarını hissettikleri için doğrudan bir bağlantı kurmak zor olabilir. Ancak iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarını hafifletmeyi öğrenmek ve buna hazırlıklı olmak, insan ve topluluklara kendini güçlü hissettirecektir.

Dünyada meydana gelen diğer iklim ve çevre olayları, aileler ve topluluklar için büyük ölçekli ekonomik ve sosyal maliyetlerle sonuçlanmıştır. İklim ve çevre sorunları ile ilgili tartışmaların çoğu, işletmeler ve tarım endüstrileri için ekonomik sonuçlara odaklanmış olsa da, iklim ve çevre sorunlarının sosyal etkisi giderek daha fazla araştırılan bir alan olmaktadır.

Çevre sorunlarının ve iklimde yaşanan değişimlerin; bebekler, çocuklar, yaşlılar, kadınlar ve çeşitli sağlık sorunları bulunan toplumdaki en savunmasız insanların bazılarının ölümlerinde artışa neden olduğu bilinmektedir Çevre sorunları ve iklimde yaşanan değişimler ile birlikte; yoksulluk, zayıf yönetişim ve sağlık hizmetleri gibi temel hizmetlere sınırlı erişim gibi eşitsizlik, çatışma ve kalkınma zorluklarının yaşanacağı öngörülmektedir. İlgili sağlık sorunları arasında; artan morbidite ve mortalite, sıcaklığa bağlı stres düzeyinde artış, temiz hava ve su kaynaklarına erişememe, artan yetersiz beslenme, çocuklar hastalıklarının görülmesinde artış ve ruh sağlığı sorunları yer almaktadır (Alston, 2013).

Bugün gelinen nokta çevrenin, sömürgeciliğin temeli olan gezegenin, insanların ve kültürlerin sömürülmesi ve bozulması yoluyla tehdit edilmiş, hemen hemen tüm dünyada yaygın neoliberal ekonomi politikaları ve uluslararası finans kurumlarının kredilerine bağımlı kalınmış olmasıdır. Bu politikalar çevresel bozulmaya, artan sosyal ve ekonomik eşitsizliğe, çalışanların haklarının azalmasına, minimal formal sosyal koruma sistemlerine, artan göçe, insan kaçakçılığına ve insan hakları ihlallerine yol açmıştır. Siyasi ve ekonomik sistemlerin sömürüden uzaklaşması, küresel ve yerel düzeylerde çevresel yıkımı durdurabilecek ve tüm insanlar için refah yaratabilecek kapsayıcı ve sürdürülebilir politikalara ve uygulamalara dönüşmesine şiddetle ihtiyacımız vardır (IFSW 2022).

Son beş yılın, gezegene, insanlığa ve insan haklarına yönelik varoluşsal bir tehdit oluşturduğunun somut kanıtları olmakla birlikte belki de en çarpıcı olan çevresel bozulma ile küresel salgın Covid-19’la tanışmamızdır. Covid-19 dünya genelinde büyük sıkıntı yaratmış, en fazla marjinal gruplar için sosyal, sağlık ve ekonomik düzeylerde köklü eşitsizlikleri ortaya çıkarmıştır. Salgın ile sosyal koruma, sağlık ve eğitimdeki azalmalar, artık devletle paylaşılmayan bakım yükünü kadınların ve kız çocuklarının üstlenmesi neden olmuştur. Çatışma ve iklim değişikliğinin yarattığı kesintiye uğrayan geçim stratejileri nedeniyle yoksulluk ve açlığa karşı artan bir savunmasızlık, küresel eşitsizlik aşılara erişime de yansımıştır.

Bu gelişmeler içerisinde 24 Mayıs 2022 Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Fedarasyonu (IFSW)'nun bütüncül bir insan hakları çerçevesine dayalı yeni bir eko-sosyal dünyanın ortak inşasına ilişkin Halkın Bildirgesini açıklamıştır. Buna göre İFSW aşağıdakiler için çalışacaktır:

• İnsanlar, gezegen, refah, barış ve ortaklık başlıkları ile ele alınacak sürdürülebilirliğin 5 boyutunu hayata geçirmek için acil küresel eylemin birlikte tasarlanması ve birlikte inşa etmek,
• Hükümetleri ve diğer kilit paydaşları, sosyal hizmet uzmanlarını değişimin temsilcileri olarak topluluklarla ilişki kurma ve onlarla çalışma rolü ile bu küresel eylemde kilit ortaklar olarak tanımaya dahil etmek,
• Yeni bir eko-sosyal dünyanın ilkelerini sosyal hizmet eğitimine entegre etmek,
• Doğal afetler, çevresel bozulma ve salgın hastalıklar öncesinde toplulukları desteklemek için sosyal koruma sistemlerini reaktif sistemlerden önleyici sistemlere dönüştürmek, böylece bu olaylara dayanmak için daha donanımlı hale getirmek.
• İnsanları, ortak geleceklerimizi birlikte tasarlama ve birlikte inşa etme süreçlerine dahil olmalarının önündeki engeller olarak etkileyen mevcut ve tarihsel adaletsizlikleri ele almak,
• Adil ve sürdürülebilir bir Dünya için gerekli adımları işbirliği içinde belirlemek üzere yerel topluluklarla birlikte çalışmak için ortaklıklar ve ittifaklar kurmak,
• Bütüncül insan hakları çerçevesine dayanan politika ve doğrudan uygulama eko-sosyal girişimler oluşturan ulusal derneklerin vizyoner liderliğini oluşturmak,
• Kimseyi geride bırakmayan sürdürülebilir ekonomiler ve çevresel ve sosyal sistemler yaratarak yoksulluğun ortadan kaldırılması gibi bazı politika gündemi dolayısı ile çalışma konularını açıklamıştır.

İklim değişikliği, gıda güvenliğini, doğal kaynakları ve göç modellerini etkilediği için çatışmaya yol açabilen bir 'kriz çarpanı'dır. Çatışma ayrıca karmaşık insani acil durumlara, ülke içinde yerinden edilmiş insanlara, mültecilere, yoksulluğa, açlığa ve kıtlığa neden olur.

Bu birbirine bağlı krizler, yeni eko-sosyal sözleşmelerle yeni bir dünyaya yönelik dönüştürücü eylem çağrısı olarak hizmet etmektedir. Dünyamızda dengeyi yeniden sağlamaya yönelik bu vizyon, her insanın ve gezegenin haysiyetine ve saygısına dayalı olarak, kimseyi geride bırakmadan işbirliği ve sürdürülebilirlik tarafından yönlendirilir. Ekosistemimizdeki tüm yaşamın birbirine bağlı olduğunun kabulü, sosyal hizmet uzmanlarının yol gösterici etiğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Yalnızca yeni bir eko-sosyal dünyayı birlikte inşa ederek hepimiz ve gelecek nesiller için sürdürülebilir ve daha adil bir dünya sağlayabiliriz (IFSW 2022).
Toplum ve sosyal hizmet dergisi bu özel sayı aracılığı ile iklim değişikliği konusunda politika oluşturma ve iklim değişikliğinden kaynaklanan sorunlarla başa çıkmak için metodolojik yaklaşımlarla ilgili makaleler yayınlamayı planlamaktadır. Çevresel, ekonomik, sosyal ve politik yönlere gereken önemin verildiği projeler, politikalar ve vaka çalışmalarından elde edilen deneyimleri ve özellikle bu bütünsel yaklaşımla elde edilebilecek bağlantıları kurgulamak yararlı olacaktır. İklim değişikliğinin ekonomik büyüme, su ve gıda güvenliği ve insanların – özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki en yoksul topluluklarda yaşayanlar – hayatta kalması için daha geniş sonuçları açısından ele alınacağı bilimsel çalışmalara gereksinim vardır.
Bu özel sayı aracılığıyla iklim değişikliği ve krizi ile sosyal hizmetlere dair alanlarda bilimsel bilgi üretimine katkı sağlamak amaçlanmaktadır.

Editör
Prof. Dr. Yasemin ÖZKAN

Özel sayı, Türkçe ve İngilizce yazılmış araştırma makalelerini, derleme makaleleri ve vaka çalışmalarını içerecektir. Yazılar 5000-8000 kelime arasında olmalı ve dergi web sitesinde (https://dergipark.org.tr/tr/pub/tsh/page/9293) belirtilen yazar yönergelerine uygun olmalıdır.

Tüm başvurular çift kör hakem incelemesinden geçecektir.

Yazılar DergiPark (www.dergipark.org.tr/tsh) üzerinden özel sayı için başvurulduğu belirtilerek gönderilmelidir.

Tam metin gönderim tarihi 01.07.2023'tür.

Son Güncelleme Zamanı: 28.04.2023 16:26:33