Bu makale uzun yıllardır süregelen Kuğu Prenses efsanesinin karşılaştırmalı edebiyat, film ve medya çalışmaları gibi farklı disiplinlerden gelen bir grup sanatçı tarafından ne şekilde yorumlandığını ve yeniden nasıl üretildiğini paylaşmayı amaçlar. Çavkovski’nin ünlü Kuğu Gölü balesinden ilham alan ünlü Amerikalı yönetmen Darren Aronofsky, filmin senaryosunu 2009 senesinde yayımlayan senaryo yazarları Mark Heyman, Andres Heinz ve John McLaughlin ile yakın bir iş birliği içinde 2011 senesinde Siyah Kuğu filmini çeker. Bu yapıma oyuncuların başarılı performansları da eklenince, film Çaykovski’nin müziğinin ötesine geçen farklı yorumlar ve açılımlar kazanır. Bu yorumlar arasında, bu makale “çift karakterlilik” meselelerini sorunsallaştıran psikanalitik bir yaklaşımı esas alır ve öncelikli olarak Kuğu Prenses efsanesinin genç bir kızın, Nina’nın, tutkulu bir kadına dönüşmeye çabalarken kendisiyle yaşadığı iç çatışmaları nasıl biçimlendirdiğine odaklanır. Çoğunlukla seyircide dehşet uyandırmayı hedefleyen daha önceki yapımlardan farklı olarak, bu çifte görüntü film boyunca aynalardaki yansımalarda, hatta yansıma yapan tüm yüzeylerde, takip edilebilir. Yönetmenin bu görsel tercihi, insanın gerçeği gerçek olmayandan ayırt etmede ne kadar zayıf olduğunu anlamamızı sağlar.
Kuğu Prenses efsanesi yeniden yorumlama psikanalitik yaklaşım çift karakterlilik yansımalar
This paper aims to share how the long-lived myth of the Swan Queen has been interpreted and reproduced by a group of artists from different disciplines including comparative literature, film, and media studies. Inspired by Tchaikovsky’s well-known Swan Lake ballet, Darren Aronofsky, who is a well-known American film director, creates the film entitled Black Swan in 2011 in close cooperation with the screenplay writers, Mark Heyman, Andres Heinz, and John McLaughlin, who jointly published the script in 2009. Once the outstanding performance of the cast is added to this creation, the whole film extends itself to different interpretations and insights along with Tchaikovsky’s music. Among so many of them, this paper primarily focuses on how this myth of the Swan Queen shapes the inner conflict of a young girl who tries to become a passionate and womanly being from a psychoanalytic perspective that problematizes the issues of the “double”. Different from the previous productions which mostly intend to evoke horror, this double image can be followed throughout the film through the reflections in the mirrors, at any rate on any reflective surfaces and this enables us to see how fragile a human being is to differentiate the real from the surreal.
the myth of the Swan Queen reinterpretation psychoanalytic approach double reflections
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 19 Şubat 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 4 Sayı: 1 |