This study examines the place of geological disasters in disaster management policies and how disaster risk reduction strategies for mass movements (landslides, rockfalls, and avalanches) within this framework. Geological disasters are events fueled by both the structural characteristics of the physical environment and anthropogenic impacts, capable of significant destructive power over large areas. This study first evaluates policies and strategies developed globally to address geologically induced disaster risks. Türkiye's approaches in this area are then analyzed within the framework of Türkiye's disaster management strategy documents, particularly the Türkiye Disaster Risk Reduction Plan (TARAP) and the Provincial Disaster Risk Reduction Plan (İRAP). Following a comparative analysis with international examples, Türkiye's current situation is assessed, and recommendations for areas requiring development are presented. The effectiveness of SBAS-InSAR, GIS-based modeling, and artificial intelligence-supported early warning systems for reducing disaster risks due to mass movements is discussed, utilizing new generation scientific studies. While Türkiye has developed institutional mapping and database infrastructure for regions at risk of mass movements, there are still some shortcomings in integrating these systems into application areas such as urban planning, early warning, and public awareness. This study offers holistic recommendations to enhance Türkiye's capacity in technology, legislation, participation, and nature-based solutions. This scientifically based approach aims to reduce current risks and build resilient societies for the future.
Bu çalışma, jeolojik afetlerin afet yönetim politikalarındaki yerini ve bu çerçevede kütle hareketlerine (heyelan, kaya düşmesi ve çığ) yönelik afet risk azaltma stratejilerin nasıl geliştirildiğini incelemektedir. Jeolojik afetler, hem fiziksel çevrenin yapısal özelliklerinden hem de insan kaynaklı etkilerden beslenen, geniş alanlarda yüksek yıkım gücüne sahip olaylardır. Çalışmada öncelikle, dünyada jeolojik kökenli afet risklerine karşı geliştirilen politika ve stratejiler değerlendirilmiş; ardından Türkiye'nin bu alandaki yaklaşımları, özellikle Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP) ve İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) gibi Türkiye’nin afet yönetim strateji belgeleri çerçevesinde analiz edilmiştir. Uluslararası örneklerle karşılaştırmalı bir çerçevede yapılan analiz sonucunda, Türkiye’nin mevcut durumu değerlendirilmiş ve geliştirilmesi gereken alanlara dair öneriler sunulmuştur. Kütle hareketlerine bağlı afet risklerinin azaltılması amacıyla yeni kuşak bilimsel çalışmalardan faydalanılarak SBAS-InSAR, CBS tabanlı modelleme ve yapay zekâ destekli erken uyarı sistemlerinin etkinliği tartışılmıştır. Ülkemizde kütle hareketleri riski taşıyan bölgelerin kurumsal haritalama ve veri tabanı altyapısı gelişmiş olsa da, bu sistemlerin şehir planlaması, erken uyarı ve toplumsal farkındalık gibi uygulama alanlarına entegrasyonunda bazı eksiklikler bulunmaktadır. Bu bağlamda, bu çalışma; teknoloji, mevzuat, katılım ve doğa temelli çözümler açısından Türkiye’nin kapasitesini geliştirmeye yönelik bütüncül öneriler sunmaktadır. Bilimsel temellere dayanan bu yaklaşım, yalnızca mevcut riskleri azaltmayı değil, aynı zamanda geleceğe yönelik dirençli toplumlar oluşturmayı da hedeflemektedir.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Yer Bilimleri ve Jeoloji Mühendisliği (Diğer) |
| Bölüm | Makaleler |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 29 Ağustos 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 11 Mayıs 2025 |
| Kabul Tarihi | 25 Ağustos 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 46 Sayı: 2 |