This study will examine the relations between oil-rich Saudi Arabia, which strives to be the dominant power in the Middle East, and China, which is gradually becoming a rising global power in international politics, in the post-Cold War period. The relations between the two will be analyzed through the lens of Neo-Realist Perspective and South-South Cooperation. The radical changes in the world order in the 1970s and the subsequent political and structural crises in the 2000s have significantly impacted the relations between China and Saudi Arabia. The fact that China became an oil-import-dependent country with its increasing energy needs after 1990 has been an important factor in shaping the relations between China and the Arab Gulf countries. After the 11 September 2001 attacks and the harsh policies of the US in the region, as well as the increasing influence of Iran in the Gulf, China has been perceived by countries in the region not only as an economic stakeholder but also as a strategic actor. Riyadh, considering China as a reliable partner that does not interfere in its internal affairs, has strengthened relations in various areas, with political relations being at the forefront. In this sense, the Arab Spring period, which is a significant turning point for both international and regional politics, is also crucial in terms of the relations between the two countries. This study will analyze China-Saudi Arabia relations, which gradually increased after 1990, within the context of post-Cold War international politics, the impact of the 9/11 attacks on the relations between the two countries, the Arab Spring, popular movements, and the new political dynamics emerging in the region from a Neo-Realist perspective.
Bu çalışma Ortadoğu’da bölgesel güç olmaya çalışan petrol zengini Suudi Arabistan ile uluslararası politikada giderek yükselen bir küresel güç haline gelen Çin’in, Soğuk Savaş sonrası ilişkilerini ele alacak ve iki devlet arasındaki ilişkiler Neo-Realist Perspektif ve Güney-Güney İşbirliği bağlamda analiz edilecektir. Özellikle 1970’li yıllarda dünya düzeninde meydana gelen radikal değişimler ve bunu takiben 2000’li yıllarda ortaya çıkan siyasal ve yapısal krizler, Çin ve Suudi Arabistan ilişkilerini önemli ölçüde etkilemiştir. Çin’in 1990 sonrasında artan enerji ihtiyacı, petrol ithalatına bağımlı bir ülke haline gelmesine neden olmuş ve bu durum Çin-Suudi Arabistan ilişkilerini şekillendirmede önemli bir faktör olmuştur. 11 Eylül 2001 saldırıları ve ABD’nin bölgedeki sert politikaları ve İran’ın Körfez’de artan etkisi ile birlikte Çin, sadece ekonomik bir paydaş değil aynı zamanda stratejik bir aktör olarak da bölge ülkeleri tarafından algılanmaya başlanmıştır. Çin’i iç işlerine karışmayan ve güvenilir bir ortak olarak değerlendiren Riyad farklı alanlarda da ilişkileri güçlendirmiştir. Bu alanların başında ise siyasi ilişkiler gelmektedir. Bu anlamda, gerek uluslararası politika gerekse bölge politikalar açısından önemli bir dönüm noktası olan Arap Baharı iki ülke ilişkileri açısından oldukça önemli bir dönem olmaktadır. Bu çalışmada, 1990 sonrası giderek artan Çin-Suudi Arabistan ilişkileri, Soğuk Savaş sonrası uluslararası politika, 11 Eylül saldırılarının iki ülke ilişkilerine etkisi, Arap Baharı, halk hareketleri ve bölgede ortaya çıkan yeni siyasal dinamikler, Neorealist bağlamda analiz edilecektir.
Çin Suudi Arabistan Çin-Suudi Arabistan İlişkileri Neorealizm
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Siyasi Düşünce Tarihi, Uluslararası Siyaset |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Mayıs 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mayıs 2025 |
Gönderilme Tarihi | 15 Aralık 2024 |
Kabul Tarihi | 18 Nisan 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 15 Sayı: 29 |
Bu dergide yayınlanan tüm çalışmalar, Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International (CC BY-NC 4.0) License kapsamında lisanslanmıştır.