Giriş ve Amaç: Bu çalışma, kan transfüzyonuna bağlı reaksiyon gelişen hastaların demografik özelliklerini, reaksiyon tipini, uygulanan tedavileri ve etkinliğini ölçmek amacıyla yapıldı.
Gereç ve Yöntemler: Retrospektif olan çalışmamızda 2017/2023 tarihleri arasında bildirimi yapılmış toplam 74 kan/kan ürünü transfüzyonlarla ilişkili istenmeyen reaksiyonlar değerlendirildi. Transfüzyon Reaksiyonlarının İzlemi için Standart Tanımlama Önerileri” rehberliğinde çalışmaya dâhil edilen transfüzyon reaksiyonları kategorize edildi. Kategorik değişkenlerin karşılaştırmasında Ki-kare testi kullanıldı. İstatistiksel açıdan p<0,05 düzeyi anlamlı olarak kabul edildi.
Bulgular: Reaksiyon görülen hastaların %71,6’sı kadın, %47,3’ü A RH (+) kan grubunda, %20,3’ünün 2017 yılında görüldüğü ve hastaların %81,1’inin anemi nedeniyle kan transfüzyonu yapıldığı tespit edildi. Reaksiyonların %87,8’i erken ve %45,9’i hafif reaksiyon olduğu, %90,5’inin ES sonrası geliştiği, reaksiyon tipi ile takılan kan türü ve reaksiyon yılı arasında anlamlı ilişki olduğu tespit edildi (p<0,05). Hafif alerjik reaksiyonlarda Antihistaminik tedavi uygulanmasından kaynaklı reaksiyon tipi ile uygulanan tedavi arasında anlamlı fark tespit edildi (p<0,05).
Sonuç: Çalışmada, reaksiyonların büyük çoğunluğu ES kompeninantı sırasında gelişmiş olup, pandemi döneminde azalma göstermesi dikkat çekmektedir. Belirli aralıklarla kan tranfüzyon eğitimleri ile bilinçlendirme yapılması önerilir. Ayrıca kan transfüzyonu konusunda sağlık profesyonellerinin bilgi ve beceri düzeyini artırmaya yönelik çalışmaların transfüzyonun güvenli şekilde gerçekleştirilmesine katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.
Objective: This study was conducted to measure the demographic characteristics, reaction type, treatments applied and effectiveness of patients who developed blood transfusion-related reactions.
Material and Methods: In our retrospective study, total of 74 adverse reactions related to blood/blood product transfusions reported between 2017/2023 were evaluated. Transfusion reactions included in the study were categorized according to the guidance of “Standard Definition Recommendations for Monitoring Transfusion Reactions”. Chi-square test was used to compare categorical variables. A p<0.05 level was considered statistically significant. Findings: It was determined that 71.6% of the patients who had a reaction were female, 47.3% were in the A RH (+) blood group, 20.3% were seen in 2017, and 81.1% of the patients had blood transfusion due to anemia. It was determined that 87.8% of the reactions were early and 45.9% were mild reactions, 90.5% developed after ES, and there was a significant relationship between the type of reaction and the type of blood transfusion and the year of the reaction (p<0.05). A significant difference was found between the type of reaction and the treatment applied due to the application of antihistamine treatment in mild allergic reactions (p<0.05).
Conclusion:Our study, the majority of reactions developed during the ES component and it’s noteworthy that they decreased during the pandemic period. It’s recommended to raise awareness with blood transfusion training at regular intervals. In addition, we believe that studies aimed at increasing the knowledge and skill level of health professionals on blood transfusion will contribute to the safe performance of transfusion.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Hizmetleri ve Sistemleri (Diğer) |
Bölüm | Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 4 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 8 Şubat 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 12 Sayı: 1 |