Bu makalede, Michel Foucault’nun sorunsal üçlemesi olan “ iktidar-direniş-üretim” kavramları eleştirel bir yaklaşımla incelenecek ve özünde, Foucault’ nun direniş kavramını güç ilişkilerine nasıl konumlandırdığı açıklanarak, toplumsal varoluş biçimleri olan “iktidar, mücadele, üretken direniş ve siyaset” çelişkileri yorumlanacaktır. Foucault, iktidar kavramını “kesintisiz süreklilik” olarak tanımlayarak, bu kavramı durağan bir temele sabitlemektedir. Bu süreklilik toplumsal varoluş biçimlerini- ki bunlar toplumun iktidar tarafından üretilen marjlarıdır tekleştirmekte ve doğal sonuç olan direniş kavramını oluşturmaktadır. Ancak; iktidarın bu metaçözümlenişi, kendisini iktidardan soyutlamaya çalışan üretici direniş kavramına engel teşkil etmektedir. Foucault, bu noktada direnişin üretici biçiminin güç ilişkilerine olumlu açıdan nasıl konumlandırdığını belirsiz bırakmış ve yukarıda sıralanan sebeplerle yapısökümcülüğün aksine, beklenmeyen yapısalcı bir kimlik oluşturmuştur
In this article, Michel Foucault’s problematic triangle “power-resistance-productivity” will be discussed critically and how resistance is placed into power relations will substantially be portrayed, interpreting Foucault’s dilemmas while locating « power, struggle, productive resistance and politics as forms of social existence » in everyday relations. He positions power on a fixed base, determining it as “always constant”. This continuum singularizes forms of social existence these are margins created by power in a society – and leads to a corollary resistance, however; the meta-analysis of power constitutes an impediment to productive resistance which tries to get itself free from forms of power. Moreover, Foucault doesn’t manifest clear definitions in the placement of positive productivity in power relations and in view of reasons above, he displays an unexpected structuralist identity
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 1, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Issue: 26 |