Kambiyo senetlerinde cirantaların cirosuna yazdığı ciro yasağı kaydının hukuki sonucu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 685/2. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak düzenleyenin kambiyo senedine ciro edilemez kaydını yazmasının hukuki sonucunun ne olacağı hususunda Türk Ticaret Kanunu’nda herhangi bir hüküm öngörülmemiştir. Türk doktrinin çoğunluğu kambiyo senedine düzenleyen tarafından konulan “ciro edilemez” kaydının bir menfi emre kaydı olduğu görüşündedir. Bu görüşe göre söz konusu bu senet nama yazılı bir senet olacaktır. Yargıtayın yerleşik içtihadı da bu yaklaşıma paraleldir. Çalışmada doktrindeki bu görüşün ve Yargıtay uygulamasının hukuki olmadığı görüşümüz güveni kötüye kullanma suçu özelinde temellendirilmiştir. Ciro yasağına rağmen lehtarın senedi ciro etmesi olgusunun, zilyetliğin devri amacı dışında bir tasarruf niteliğinde olduğu ve bu tasarrufun da güveni kötüye kullanma suçunda tipik davranış oluşturduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda Yargıtay’ın bu yasağın kapsamını tartışması ve gerekçeli olarak bir sonuca ulaşması gerektiği önerilmiştir.
The legal outcome of the promissory note in which the endorser writes his endorsement on a bill of exchange is regulated in the second paragraph of the Turkish Commercial Code No: 6102 article 685. However, the legal outcome of providing a promissory note by the drawer on a bill of exchange, there is no provision in Turkish Commercial Code. Large part of the Turkish doctrine is of the opinion that a “promissory note clause” which is added on a bill of exchange by the drawer is a forbiddance of endorsement. According to this opinion, aforementioned bill shall be a registered security. Consistent ruling of the Court of Cassation is parallel to this approach. In this study, our opinion about the application of the Court of Cassation and the opinion in doctrine is not legal, is grounded based on the crime of official misconduct. It is concluded that the phenomenon of the beneficiary endorse despite the promissory note is a seizure which does not include the purpose of the transfer of possesion and this seizure also constitutes typical behavior in the crime of official misconduct. In this context, it has been suggested that the Court of Cassation should discuss the scope of this prohibition and reach a conclusion with justification.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | ARAŞTIRMA-İNCELEME |
Authors | |
Publication Date | November 17, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 67 |