The right of easements, which are a type of limited real rights, can be analysed as the right of easements in favour of a person and the right of easements in favour of immovable property. The right of easements in favour of immovable property established on an immovable property in favour of another immovable property are easements other than those that are stipulated by the Law to be established in favour of a person. The right of easements attached to the person are easements that are inextricably linked to the person and do not pass on to the heirs. One of the these easements that are inextricably linked to the person and do not pass to the heirs is the usufruct right.
The right of usufruct grants the owner the right to use and benefit from the property in question. This right is inextricably bound to its owner. Therefore, it cannot be transferred to another person. There are regulations on usufruct right, which is a very important issue in terms of property law, in many tax laws, especially Income Tax Law No. 193, Corporate Tax Law No. 5520, Inheritance and Gift Tax Law No. 7338 and Tax Procedure Law No. 213.
The tax administration gives specialisations contrary to the regulations in the aforementioned Laws regarding the taxation of usufruct rights, and taxes the situations that cannot be taxed within the scope of the GVK, KVK and VİVK by ignoring the principle of legality of taxes. For this reason, in this study, the approach of the tax administration, which we think is erroneous, will be examined and our opinion on this issue will be tried to be conveyed together with its justifications.
Sınırlı ayni hakların bir çeşidi olan irtifak hakları, kişi lehine irtifak hakları ve taşınmaz lehine irtifak hakları şeklinde incelenebilir. Bir taşınmazda diğer bir taşınmaz lehine kurulan taşınmaz irtifakları, mutlaka kişiye bağlı olarak kurulmaları öngörülenler haricinde kalan irtifaklardır. Kişiye bağlı irtifaklar ise kişiye ayrılmaz bir biçimde bağlanan ve mirasçılara intikal etmeyen irtifaklardır. Söz konusu bu irtifaklardan biri intifa hakkıdır.
İntifa hakkı, mülkiyet hakkından sonra sahibine konusu olan eşya üzerinde kullanma ve yararlanma hakkı vermektedir. Bu hak, sahibine ayrılmaz bir biçimde bağlıdır. Bu nedenle mirasçılara intikal etmez ve bir başkasına devredilemez. Eşya hukuku bakımından oldukça önemli bir konu olan intifa hakkına ilişkin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (Bundan sonra ‘GVK’ şeklinde kullanılacaktır), 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (Bundan sonra ‘KVK’ şeklinde kullanılacaktır), 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu (Bundan sonra ‘VİVK’ şeklinde kullanılacaktır) ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (Bundan sonra ‘VUK’ şeklinde kullanılacaktır) başta olmak üzere birçok vergi kanununda düzenlemeler bulunmaktadır.
Vergi idaresi, intifa hakkının vergilendirilmesine ilişkin hususlarda anılan Kanunlarda yer alan düzenlemelere aykırı özelgeler vermekte ve GVK, KVK ve VİVK kapsamında vergilendirilmesi mümkün olmayan durumları, vergilerin yasallığı ilkesini de göz ardı ederek vergiye tabi tutmaktadır. Bu nedenle bu çalışmada vergi idaresinin hatalı olduğunu düşündüğümüz yaklaşımı irdelenecek ve bu konudaki düşüncemiz gerekçeleriyle birlikte aktarılmaya çalışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context (Other) |
Journal Section | KAMU HUKUKU |
Authors | |
Publication Date | October 25, 2024 |
Submission Date | July 31, 2024 |
Acceptance Date | September 30, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 73 |