Çocuk yoksulluğu geçmişten günümüze üzerinde sıklıkla durulan ancak bir türlü çözüme kavuşturulamayan sosyal, ekonomik, politik temelleri bulunan bir sorundur. Yoksulluk; çocukların gelecekte başta fizyolojik olmak üzere birçok sorunla karşılaşmalarına sebep olmakta, bu durum ise toplumun geleceğini doğrudan etkilemektedir. Yoksulluk, çocukların yapabilirliklerini ve toplumsal sürdürülebilirliği doğrudan etkilemektedir.
Bu çalışmanın amacı, çocuk yoksulluğuna ilişkin kamusal önlemler arasında yer alan sosyal koruma harcamalarının farklı ülkelerdeki rakamsal yansımalarını incelemek, sonuçları sürdürülebilirlik açısından tartışmaya açmaktır. Bu kapsamda Almanya, Fransa ve Türkiye’de yaşayan çocuklara ve ailelerine ilişkin sosyal koruma harcamaları yoksulluk ve gelir dağılımı çerçevesinde ele alınacaktır. Bu doğrultuda, öncelikle ülkelerin nüfuslarına ilişkin istatistikler incelenecek, genel nüfusun yoksulluk oranı ve çocuk yoksulluk oranları ele alınacaktır. Son olarak GSYH ve Sosyal Koruma Harcamaları gözden geçirilecek, aile ve çocuğa yönelik sosyal koruma harcamalarının GSYH içindeki payları değerlendirilecektir.
Elde edilen veriler ışığında, Almanya ve Fransa’da yeniden dağıtım sürecinin önemli düzeyde işlediği görülmektedir. Gün geçtikçe yaş alan bu ülkelerde piyasanın yarattığı yoksulluk düzeyi oldukça yüksek ve gelir dağılımları oldukça adaletsizdir. Bununla birlikte, vergiler ve transfer harcamaları aracılığıyla devletin piyasaya müdahalesi sonucu bu yoksulluk ve gelir adaletsizliği değerlerinin oldukça aşağılara çekildiği görülmektedir. Türkiye’de ise piyasanın yaratmış olduğu yoksulluk ve gelir adaletsizliği Almanya ve Fransa’ya oranla oldukça düşüktür. Bununla birlikte vergi ve transfer harcamaları mevcut yoksulluk ve adaletsizliği çok az etkilemektedir. Dolayısıyla, Türkiye’de yeniden dağıtım sürecinin iyi işlemediği ve devlet müdahalesinin zayıf olduğu bir yapıdan söz etmek mümkündür. Buna ek olarak ekonomik büyüklüğü ve kişi başı milli geliri Fransa ve Almanya’nın çok daha altında olan Türkiye’de sosyal koruma harcamalarının, özellikle de aile ve çocuklara yönelik sosyal koruma harcamalarının GSYH içindeki payları oldukça düşük düzeydedir.
Bu çerçevede değerlendirildiğinde Türkiye’de Almanya ve Fransa’nın aksine piyasayı önceleyen ve müdahaleden çekinen bir yapının söz konusu olduğu, devletin gelir adaletsizliği ve yoksulluk gibi sosyal sorunlara minimum düzeyde müdahale ettiği, bu anlamda daha neo-liberal bir bakış açısının söz konusu olduğu görülmektedir. Bu durumun toplumsal sürdürülebilirlik açısından çocuk yoksulluğu ile mücadelede Türkiye adına bir dezavantaj yarattığı söylenebilir. Çocuk yoksulluğunun önüne geçilebilmesi adına çocuklara yönelik sosyal koruma harcamalarının GSYH içindeki payının arttırılması, bu harcamaların yardım bağımlılığını ortadan kaldıracak biçimde planlanması ve hayata geçirilmesi kritik bir önem taşımaktadır.
Çocuk Yoksulluğu Sürdürülebilirlik Sosyal Koruma Harcamaları
Child poverty is a problem which has social, economic and political basis. The issue is frequently emphasized but could not be transformed into a kind of solution. Poverty causes many problems for children to encounter in their future which directly affects the future of the society. Poverty has a direct impact on children's capabilities and social sustainability.
The aim of this study is to examine the numerical implications of social protection expenditures in different countries in terms of public measures on child poverty and to open the debate in terms of sustainability. In this context, social protection expenditures on children and their families living in Germany, France and Turkey will be addressed within the context of poverty and income distribution. Firstly, statistics of the countries' population and the general population's poverty rate will be examined and child poverty rates will be discussed. Finally, GDP and social protection expenditures will be examined and the share of social protection expenditures for family and child in GDP will be discussed.
In the light of the obtained data, it is seen that the redistribution process at a considerable level is operating in Germany and France. In these age-old countries, the level of poverty created by the market is quite high and income distributions are highly unfair. However, as a result of state intervention to the market economy through taxation and transfer expenditures, it is seen that these poverty and income injustice values are becoming quite inferior. On the other side, in Turkey, the poverty and income injustice that the market has created is very low compared to Germany and France. Tax and transfer expenditures, however, have little impact on existing poverty and injustice. Therefore, it is possible to mention a structure in Turkey where the redistribution process is not executed well and the state intervention is weak. In addition, the share of social protection expenditures in GDP in Turkey is quite low when compared to France and Germany, especially the social protection expenditures for families and children.
In this framework, it is seen that in Turkey, contrary to Germany and France, the state intervenes in income injustice and poverty to a minimum level and priotizing the market economy with a more neo-liberal viewpoint. It can be said that this creates a disadvantage for Turkey in struggle with child poverty in the context of creating sustainable communities. In order to prevent child poverty, it is essential to increase the share of social protection expenditures for children in GDP, and it is crucial to plan and conduct these expenditures in a way which priotize to remove aid dependency.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Sayı: 1 |
Akademia Doğa ve İnsan Bilimleri Dergisi, yayın faaliyetini sadece akademik öncelikler doğrultusunda yapmaktadır. Bu nedenle yazarlardan herhangi bir isimde yayın ücreti almamakta ve tüm okuyuculara ücretsiz olarak ulaşmaktadır.