Adalet, soyut ve göreceli bir kavram olarak görülse de insanlar arası yaşanan adaletsizlik ve haksızlığın karşısında ortaya çıkan somut bir kavram olduğu söylenebilir. Bu anlamda adalet, adil olmayana karşı çıkış olarak görülebilir. Antik dönemden modern döneme ait düşünürler, adaleti farklı açılardan tanımlamışlardır. Örneğin Platon, adaletin sunulmuş olduğunu düşünürken Rawls gibi modern dönem düşünürleri adaletin rasyonel çerçevede ele alınabilecek bir kavram olduğunu savunur. Bu çalışma, adalet kavramının Antik Dönem ve Modern Dönemlerde hangi açılardan farklı algılandığını irdeler. Bu bağlamda, adalet kavramını Platon, Aristoteles, Makyavel, Thomas Hobbes, John Locke, Jean Jacques Rousseau, Immanuel Kant, George Wilhelm Friedrich Hegel, John Stuart Mill ve Karl Marx perspektifinden birbirleriyle karşılaştırmalı olarak incelemeyi amaçlar.
Although justice is seen as an abstract and relative concept, it can be said that it is a concrete concept that emerges in the face of injustice and injustice between people. In this sense, justice can be seen as an opposition to the unjust. Thinkers from the ancient to the modern period have defined justice from different angles. For example, while Plato thinks that justice is innate, modern thinkers such as Rawls argue that justice is a concept that can be handled in a rational framework. This study examines how the concept of justice was perceived differently in Ancient and Modern Periods. In this context, it aims to examine the concept of justice comparatively from the perspectives of Plato, Aristotle, Machiavelli, Thomas Hobbes, John Locke, Jean Jacques Rousseau, Immanuel Kant, George Wilhelm Friedrich Hegel, John Stuart Mill and Karl Marx.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | October 25, 2021 |
Submission Date | October 7, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 1 Issue: 2 |