Klasik yöntemlerle üretilmiş biricik sanat eserlerinin en belirgin özelliği mekanda sabit olmasıdır. Belli bir mekandan başka bir yere taşınsalar dahi aynı anda birden fazla yerde görülemeyecekleri için sabitlik özelliği kaybolmaz ve biriciklik unsuru bozulmaz. Sanat eserleri bulunduğu mekanla bir özdeşleşmeye girer, mekanın anlamını kendi anlamına katar ve böylece yeni bağlamlar edinir. Dijital yöntemlerle birlikte sanat eserleri, aynı anda her yerde varlık gösterebilecekleri sonsuz bir uzama yayılmıştır. Bu varlığın somut olmaktan ziyade soyut olması, her yerde bulunabilmesi, belli sınırları olan mekânsal bir atmosferden sınırsız uzama geçmeleri ile birlikte mekânsal anlam bozulmaya, aura yitirilmeye doğru gitmiştir. Diğer yandan sanat eserlerinin referans alındığı sanal gerçeklik tabanlı uygulamalar ile eserler, yeni bağlamlara yerleşebilir. Çünkü sanal gerçeklik, algısal olarak mekanda olma hissine en yakın çağrışımları veren sistemlerdir. Klasik yöntemlerle üretilmiş mekanda sabit olan eserler, sanal gerçeklik sistemleri ile kendi bağlamlarından alınıp yeni yerleşkelere doğru yola çıkmaktadır. Ancak sanat eserlerinin yeni bağlamlara yerleşmesi her zaman orijinal eserin niteliğini yansıtmamakta hatta onu bölüp parçalayarak olduğundan farklı bir biçime dönüştürmektedir. Sanat eserlerinin sanal mekanlar için yeniden üretimleri, yeni alımlama biçimlerini de getirmektedir. Daha geniş kitleye ulaşmak adına bilinen sanatçıların ünlü eserleri referans olarak kullanılmakta ve yeni çalışmalara dair alımlayıcıya çeşitli vaatlerde bulunulmaktadır. Örneğin, kurgusu farklı da olsa mantığı birbirine benzer çalışmalar olan sanat eserlerinden ve sanatçılardan referans alınarak kurgulanan “Dreams of Dali”, “The Dreams of Henri Rousseau”, “Claude Monet - The Water Lily Obsession” adlı sanal gerçeklik uygulamaları, referans alındıkları sanatçıların düş dünyasına yolculuk olarak sunulmaktadır. Çalışmada bu örnekler üzerinden yaratıcılığın sınırlarını genişleten sanal gerçeklik sistemleri ile eserlerin yeni ortamlara yerleştirilmesi ve alımlayıcıya yönelik sanatçının düş dünyasına yolculuk yapılacağı söylemi betimsel nitelik açısından incelenecektir.
Sanal Gerçeklik Sanal Gerçeklik Sanatı Daldırma Manipülasyon Yapıbozum
The most distinctive feature of the unique artworks produced by classical methods is that they are fixed in the space. Even if they are moved from one place to another, since they cannot be seen in more than one place at the same time, their stability feature is not lost and the element of uniqueness is not deteriorated. Artworks identify with the space they are in and add the meaning of the space to its own meaning and thus acquire new contexts. With digital methods, works of art are spread over an infinite space where they can be ubiquitous at the same time. The spatial meaning has gone towards deterioration and loss of aura, as this entity is intangible rather than concrete, can be found everywhere, and has passed from a spatial atmosphere with certain boundaries to unlimited space. On the other hand, with virtual reality-based applications where artworks are referenced, works can be placed in new contexts. Because virtual reality is the systems that give the closest connotations to the sense of being in the place perceptually. Artifacts that are fixed in the space, produced by classical methods, are taken from their own contexts with virtual reality systems and are on their way to new campuses. However, the placement of works of art in new contexts does not always reflect the quality of the original work, and even divides it into a different form than it is. The reproductions of artworks for virtual spaces also bring new forms of reception. In order to reach a wider audience, famous works of known artists are used as references and various promises are made to the wiever regarding new works. For example, virtual reality applications such as “Dreams of Dali”, “The Dreams of Henri Rousseau”, “Claude Monet - The Water Lily Obsession”, which are similar works even though the fiction is different, are presented as a journey to the dream world of the artists they are referenced. In the study, through these examples, the placement of works in new environments with virtual reality systems that expand the limits of creativity and the discourse that the artist will travel to the dream world of the wiever will be examined in terms of descriptive quality.
Virtual Reality Virtual Reality Art Immersion Manipulation Deconstruction
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ağustos 2021 |
Kabul Tarihi | 29 Temmuz 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 13 |