İşlevsel ömürlerini tamamlamış, fakat yapısal ömürlerini tamamlamamış eski binaların yeniden işlevlendirilmesi geçmişten günümüze her dönemde uygulanmıştır. Binaları daha uzun süre kullanmak amacıyla eski binalara tarih boyunca yeni işlevler yüklenmiştir. Geçmişte doğal afetler ve savaşlar dışında kentlerin dokusunun zaman içerisinde yavaş yavaş değiştiği görülür. Aslında endüstri devrimine kadar binaların insan eliyle yıkımına pek rastlanmaz demekte mümkündür. Ancak çağımızda bu durum değişmiş, ekonomik uygunluk sağlandığı takdirde eski binaların yıkılarak yerine yeni binaların yapılması olağan hale gelmiştir. Türkiye ise; koruma altına alınabilmiş tarihi binaların yeniden işlevlendirilmesinin ötesinde bu yaklaşım, toplam inşaat sektörü içerisinde oldukça küçük bir alanı kapsamaktadır. Diğer taraftan sadece restore edilerek işlev yüklemeksizin binayı yapısal anlamda koruma altına alan yaklaşımların, binaları “izlenen” objelere ve zamanla unutulan anıtlar haline dönüştüğü görülmektedir.
Çalışmada ele alınan kilise binaları koruma altına alınmış veya alınması muhtemel bina grubu olarak tercih edilmiştir. Doğu Karadeniz Bölgesi ise tarihsel süreçte Anadolu coğrafyası özelinde Rum, Ermeni ve Gürcü’lerden oluşan farklı Hıristiyan grupların medeniyetlerinden etkilenmesi nedeniyle kilise mimarisi açısından eşsiz bir bölgedir. Erken Hıristiyan dönemden yakın çağa değin bir birlerinden etkilenerek inşa edilen kilise binaları yaşanan savaşlar, göçler, mübadeleler sonrası büyük ölçüde cemaatlerini kaybetmişlerdir. Çalışmada günümüzde ayakta kalmayı başardığı tespit edilen 86 adet kilise yapısı yerinde incelenmiş, mevcut durumları kayıt altına alınmış, yeniden işlevlendirilme olanakları araştırılmıştır. Türkiye ve bölge açısından gerek turistik gerek tarihsel gerekse kültürel bağlamda değer taşımaları nedeniyle büyük bölümü yazınsal literatüre girememiş bu bina stoku hakkında farkındalık yaratmak ve gelecek çalışmalara altlık hazırlamak hedeflenmiştir.
Re-functionalization of the historical buildings, which have completed their service life, but not the structural functions, is done from the past till now at all times. In order to use the building for a longer period new functions have been installed in old buildings throughout the history. In the past it is seen that tissues of cities changes in time slowly, apart from the natural disasters and wars. In fact until the industrial revolution it is possible to state that demolition of the buildings by people is nearly not an evident issue. However, this situation has changed in our day, in case of the provision of the economic viability; construction of new buildings instead of the demolished old buildings has become very common. In the case of turkey; beyond the re-functionalization of preserved historical buildings, this approach covers a quite small place inside the whole construction sector. On the other hand, it is observed that the approaches that preserves the building in terms of structure only by restoring without re-functionalizing, turns the buildings in to objects to be “observed” and monuments to be forgotten in time.
The churches that viewed in the study were chosen as preserved or probable preserved building group. East Black Sea Region is, in the history of Anatolia, the reason why it is affected by the different Christian civilizations of Greek, Armenian and Georgian, a unique place in terms of church architecture. The churches that were constructed by influencing each other from the early Christian Period till the Modern Age, after wars, migrations, and exchanges, have largely lost their congregations. In the study, 169 church structures that have been found to be able to survive today were examined in site, the present conditions were recorded and the possibilities of re-functioning were investigated. It is aimed to construct a base for the further studies and create awareness about the building stock that does not exist in the literature wholly, regarding to their significance in terms of the tourism and history of the region and Turkey.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 20, 2022 |
Submission Date | October 14, 2021 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 11 |
Akdeniz University Journal of the Institute of Social Sciences (AKSOS)