Self-determination has been one of the main controversial issue on international relations and law; therefore, it is not surprising that although the nature of such disputes has changed over time from political to legal, the International Court of Justice continues to confront the relevant disputes. When a close look at the relevant cases, while many countries claim that self-determination is only a political passion, the important role of International Court of Justice (ICJ) in the development of self-determination and its obtainment a legal ground is recognized. The aim of this study is to analyze the development of self-determination right through 20. Century and the importance of the ICJ in this development. This will be achieved in the light of the Court's judgments, state declarations, which were not mentioned enough in similar articles, and the views of the judges to be examined in the South West Africa (Namibia) Advisory Opinion that were concluded by the Court.
Self-determinasyon, uluslararası ilişkilerde ve hukukta oldukça tartışmalı bir konudur; bu nedenle, bu tür uyuşmazlıkların doğasının zamanla değişmiş olmasına rağmen, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD), self-determinasyon temelli, ilgili ihtilaflarla yüzleşmeye devam etmesi şaşırtıcı değildir. İlgili davalara yakından bakıldığında, birçok ülke self-determinasyonun siyasi bir tutku olduğunu iddia ederken; bu hakkın gelişiminde ve hukuki bir zemin kazanmasında UAD'nın önemli rolü fark edilmektedir. Bu çalışmada ulaşılmaya çalışılan amaç da, UAD’nın self-determinasyon hakkının gelişiminde ne denli önemli olduğunu tahlil etmektir. Mahkeme’nin sonuçlandırmış olduğu Güney Batı Afrika Tavsiye Görüşü incelenecek; Mahkeme kararları, devlet bildirimleri (bir çok ilgili çalışmada yeterince değinilmeyen) ve yargıç görüşleri ışığında bu amaca ulaşılmaya çalışılacaktır.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | International Relations |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 30, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 |