Turizm sektörü, çok yönlülüğü yanında gerçekleştirdiği hizmetlerin kendine özgü karmaşıklığı ile de diğer sektörlerden farklı bir yapı arz etmektedir. Öncelikle turizm sektöründe arzın yaratılması için çok yüksek tutarlarda yatırım gerekliliği, tüketicilerin zevk, moda ve alışkanlıklarının değişmesi gibi nedenlerle turizm işletmecilerinin sahip oldukları varlıkları, ekonomik ömürleri dolmadan yenileriyle değiştirmek zorunda kalmaları, sektörün hizmet üretmesi nedeniyle büyük ölçüde insan gücüne dayalı bir sektör olması, turizm sektörünü diğer sektörlerden farklılaştırmaktadır. Diğer taraftan, turizm talebinin önceden kesin biçimde öngörülmesi güç olan ekonomik ve politik koşullara bağlı olduğundan, talep dalgalanmalarından anında etkilenmesi sektörde hizmetlerin önce pazarlanması, daha sonra tüketilmesi, bir başka deyişle üretim ve tüketimin eş zamanlı olması hizmetlerin genellikle soyut özellikte olması, her turist tipinin sosyo-ekonomik, demografik ve sosyo-psikolojik özelliklerine uygun olarak mal ve hizmetlerin sunumunun farklılaşması da turizm sektörünü diğer sektörlerden ayırt edici özelliktedir. Turizm sektöründe, arz öğeleri de bu karmaşık yapıdan dolayı çok sayıda bileşeıı ürünün kombinasyonu olan başka bir ürün olarak ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde turizm sektörü, ödemeler dengesine etkisi, istihdam ve gelir yaratması, katma değerinin çok yüksek olması, alt yapı ve üst yapının geliştirilmesini sağlaması ve diğer ekonomik sektörlere katkısı gibi nedenlerle ülke ekonomileri açısından önemli bir yere sahiptir.
Dünya ekonomisiyle bütünleşme, büyüme hızını artırma ve yüksek enflasyonla mücadele ederek milli gelir seviyesini yükseltme gibi makro ekonomik hedefleri olan Türkiye çok yüksek bir döviz getirisi olan turizm sektörüne gereken önemi, planlı kalkınma döneminin başından beri vermektedir.
Ödemeler dengesinin gelir kalemleri arasında önemli bir yer tutan turizm gelirlerinin sektördeki yatırımlara paralel olarak artması ile, turizm gelirlerinin kayıtlı ihracat gelirleri içindeki payı, 1995 yılında %23'e, 1996 yılında
%24'e, 1997 ve 1998 yıllarında %27'ye yükselmiştir. 1999 yılında ise %20'ye gerilemiştir. 1999 yılında dünya çapında yaşanan finansal krizler, yaşana deprem felaketleri ve rezervasyon iptalleri nedenleriyle, hem turist sayısında hem de turizm gelirlerinde azalma olmuştur.
Sektörün en önemli sorunu, zayıf bir mali yapısının bulunması nedeniyle sektöre yapılan hibe, sübvansiyon ve teşviklerle yatırımlarını önemli ölçüde artıran rakip ülkelerin bulunduğu uluslararası pazarda rekabet gücünün azalmasıdır. Diğer önemli sorunları ise, kurumsal ve mevzuata ilişkin sorunlar, uluslararası ilişkilerdeki sorunların turizme yansıması, ülke içinde ve dünya piyasalarında meydana gelen finansal krizler, turizm sektöründe istihdam edilecek kişilerin eğitim yetersizliği ve turistik bölgelerdeki alt yapı ve üst yapı sorunları olarak sayılabilir.
Enflasyonla mücadele programının çapa olarak kullanıldığı döviz kurunu dalgalanmaya bırakması ile piyasalarda meydana gelen fiili devalüasyon sonrası, Türkiye'nin ekonomik alanda umudu olarak turizm ve ihracat gösterilmeye başlanmıştır.
Turizm endüstrisi pazarının finans sektörü ile iç içe geçtiği, dolayısıyla gelişimin artık büyük oranda finans gücüyle mümkün olabildiği bu süreçte, Türkiye turizm sektöründe ciddi sorunlarla karşı karşıyadır.
Bu çalışmada, özellikle bu dönemde kurtarıcı gözüyle bakılan turizm sektörünün gelişimi ve sektörün temel taşları olan konaklama işletmelerinin finansal analizi yapılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Finance |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2002 |
Submission Date | January 31, 2002 |
Published in Issue | Year 2002 Volume: 18 Issue: 1 |
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License since 2023.