Örgütler yaşantımızda önemli bir yer tutarken, örgütleri bu kadar önemli kılan da yöneticilerdir. Yöneticilerin aldıkları kararlar, hem çalışanlar hem de topluma yansımaktadır. Kültür, örgütleri ve yöneticileri anlamada kullanılan temel kavramlardan biridir.
Bu çalışmada, Türk kültürü ile yönetim arasında veya yöneticilerin davranış, tutum ve karar stilleri arasındaki ilişki incelenmektedir. Bunun için, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi'nde kültürel yapıda görülen değişmeler tarihsel bir süreç içinde ele alınmaktadır. Türk toplumu, geçmişte her alanda; dinde, siyasette, ailede otokratik bir yapı sürdürmüştür. O günkü yönetim biçimleri de buna paralellik göstermiştir. Geçmişteki kültürel ve toplumsal yapımızın etkileri geleceğe de yansımaktadır.
Osmanlı döneminde daha çok dışarıdan getirilen sanayi kültürü örgütlerin ve yöneticilerin gelişimini olumsuz olarak etkilemiştir. Cumhuriyetin kuruluş dönemlerinde, devlet yönetiminde tek partili bir sistem ve ulusal bir lidere bağlılık vardır. II. Dünya Savaşı döneminde, mevcut ekonomik ve sosyal koşullar çerçevesinde gelişme kaydedilmiştir. Savaş sonrası dönemde Türk iş adamları sınıfı oluşmaya başlamıştır. Çok partili döneme geçişle birlikte ise, ülkemizde özellikle endüstriyel sektörde büyük bir gelişme görülmüştür. Altmışlı yıllarda Türkiye'de artık yöneticiler aile bağlarının dışında birtakım faktörlerle endüstriyel yaşama katılmaya başlamışlardır. Bu dönemde yönetim daha eğitimli bir kesimin eline geçmiştir. 1970-80 dönemini büyük krizler, askeri müdahaleler ve siyasi bunalımlarla geçiren Türkiye, 80'lerin başında askeri rejimin etkilerini yaşamıştır. Rekabetçi ekonominin baskın olduğu Özal döneminde örgütlerde dışa açılma konusunda gelişmeler görülmüştür. 90'lar sonrasında ise ülkemiz bir yeniden yapılanma sürecindedir. Bilgi toplumuna geçiş sürecinde hızla gelişen bilgi artışı, gerek yönetim ve yöneticileri gerekse de örgütleri etkisi altına almaktadır. Örgütler de ayakta kalabilmek için değişen koşullara uyum sağlamalıdır. Bunu gerçekleştirecek olan da yöneticinin kendisidir. Geleceğin bilgi toplumları arasında yer almak isteyen Türkiye'nin bilgiye ve insana yatırım yapması bir zorunluluk olarak gözükmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Public Administration |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2000 |
Submission Date | January 31, 2000 |
Published in Issue | Year 2000 Volume: 16 Issue: 1 |
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License since 2023.