Küreselleşen neoliberalizm mekân üretimi, kentleşme, konut
sistemleri, konut politikası ve özellikle de konut hakları üzerinde sarsıcı
bir etki göstermiştir. Her ne kadar konut insanlara bir yuva sağlamak gibi
birincil sosyal işleve sahip olsa da küreselleşme ile birlikte giderek “sosyal
bir maldan ziyade zenginlik ve yatırım için bir araç” olarak nitelendirilmeye
başlanmıştır. “Konutun finansallaşması” olarak adlandırılabilecek
bu eğilim, konutu asli işlevinden soyutlayarak yatırım ve kâr için bir
metaya dönüştürmüştür. Sosyal devletin yıkımına eşlik eder biçimde
konut hakkına yaklaşımın hak temelli bir perspektiften finans ve kâr
maksimizasyonu temelli bir anlayışa doğru evrilmesi sosyoekonomik
yoksunluklara sebebiyet vermektedir. Nitekim finansallaşma yönündeki
bu eğilim, özellikle düşük ve orta gelirli haneler üzerinde olumsuz etkilere
sahiptir. Bugün dünya genelinde yeterli konuta erişim noktasında büyük
insani krizler yaşanmaktadır. Pandemi ile birlikte ağırlaşan bu insani
kriz, konut ve barınma hakkının sosyal haklar temelinde sorgulanması
zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir.
Varlığın bir imkânı olarak mekân; insani yaşam kurabilme, varlığı
idame ettirebilme ve yer-yurt edinebilme adına elverişli bir zemin var
etmektedir. Nitekim insan tekinin en temel gereksinimlerinden birisini
oluşturan barınma ihtiyacını karşılayan temel öge, kişiye özgülenmiş bir
mekân olarak konuttur. Bu çalışmaya konu edindiğimiz sosyal haklar
kapsamında tasnif edilen konut hakkı; tüm yönleriyle güvenli, huzurlu
ve onurlu biçimde bir mekânda yaşam sürmenin merkezî unsurunu
teşkil etmektedir. Bundan ötürü bu çalışmada küresel neoliberal
ekonomi politiğin dinamikleri de dikkate alınarak insan hakları doktrini doğrultusunda konut hakkının normatif ve sözleşmesel çerçevesi
tartışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 37 Issue: 2 |