“Human nature” has been under questioning by different disciplines for thousands of years. But an anthropologist should connect these inquiries with life and direct them to this relationship. We should question how the concept of “human nature” works in daily life. Every argument about human nature becomes the essence of a particular social regulation. For example, it is accepted that it is natural (also it is necessary) for a human to be “competitive”, to have an instinct for saving, in capitalist societies. Whereas there have been different types of societies, which were based on different human natures, since the beginning of humanity. But once there is a definition for ‘normal’ or ‘natural’, then many people find themselves in behaviors called ‘abnormal’, ‘immoral’, ‘unsuitable’. But the truth is, it is these behaviors that remind people the possibility of another lifestyle that challenges their own fiction of reality, which always needs to be confirmed. That’s the reason why they are perceived as threat, why hunter-gatherer people are called “primitive”, although they still struggle to maintain their lifestyles. When the ruling narrative is teaching us how the contemporary life, jobs, wearing, houses, and the rules should be, the concept of “human nature” keeps feeding it. People like Gypsies, who do not fit in this pattern, have been pushed out of this “human nature” concept. In this study, based on a field research in Bartın between 2013-2014, the stories and ideas told by non-Romanis about Romanis were picked to clarify the problem above. Differences are dehumanized because they reveal the rips of the fiction of truth of our society
‘İnsan doğası’ binlerce yıldır farklı disiplinler tarafından sorgulanmaktadır. Bir antropolog ise bu sorgulamaları hayatla ilişkilendirmeli, bu ilişkiye yönlendirmelidir. ‘İnsan doğası’ kavrayışı hayatta nasıl çalışmaktadır? İnsan doğası hakkındaki her tartışma belirli bir toplumsal düzenlemenin temelini oluşturmaktadır. Örneğin kapitalist toplumlarda insanların ‘rekabetçi’, içgüdüsel olarak ‘birikimci’ olduğu kabul edilir (öyle olması da beklenir). Oysa insanlığın başlangıcından bu yana farklı insan doğalarına dayanan farklı toplum biçimleri görülmüştür. Ancak bir kere ‘doğal’ ya da ‘normal’ tanımı yaptıktan sonra pek çok insan kendini ‘uygunsuz’, ‘anormal’, ‘ahlak dışı’ olarak tanımlanmış davranışlar içinde bulur. İşte bu davranışlar, aslında insanlara farklı bir yaşam biçiminin mümkün olduğu ihtimalini hatırlatarak, sürekli onaylanmaya ihtiyaç duyan kendi gerçeklik kurgularına yönelik birer meydan okuma olarak algılanmaktadır. Tam da bu yüzden, farklılıklar tehdit olarak görülmekte, bu yüzden bugün dünyanın farklı yerlerinde yaşam mücadelesi verdikleri halde avcı-toplayıcı topluluklar ‘ilkel’ olarak tanımlanmaktadır. Çağdaş yaşamın, işlerin, giyimin, apartmanların, kuralların nasıl olması gerektiğine dair egemen anlatı, ‘insan doğası’ söyleminden de beslenmektedir. Bu şablona uymayanlar, örneğin Çingeneler, insan doğası kavrayışının dışına itilmektedir. 2013-2014 yılları arasında Bartın’da yapılan bir alan araştırmasına dayanan bu çalışma, Roman olmayanların onlar hakkında anlattığı hikâyelerden yapılan derlemelerle sorunu daha açık hale getirmektedir. Farklılıklar, toplumumuzun hakikat kurgusunun yarıklarını açık ettiği için insandışılaştırılmaktadır
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Anthropology |
Other ID | JA79CF76FE |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2016 |
Submission Date | October 14, 2015 |
Acceptance Date | April 17, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Issue: 31 |
Antropoloji’de yayımlanan makaleler ve diğer yazıların tümünün yayın hakkı Creative Commons Atıf-Gayri Ticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) altında lisanslanmıştır. Yani yayımlanan makale ve diğer muhtelif yazılar, başka yayınlarda ancak uygun referans gösterilerek, lisansa bağlantı sağlanarak, değişiklik yapıldıysa belirtilerek ve ticarî amaç gütmeyerek kullanılabilirler. Kısaca yazar(lar) veya okuyucu(lar) herhangi bir maddî çıkar gözetmeksizin, Antropoloji’deki yayınları basılı ve/veya elektronik olarak çoğaltmakta ve/veya yaymakta özgürdürler. Bu durum yine de lisans sahibi olarak Antropoloji’nin sizi ve çalışmanızı onaylayacağı anlamına gelmek zorunda değildir.
Budapeşte Açık Erişim Girişimi