Biyoloji ve kimlik arasındaki ilişkiyle ilgili akademik çalışmalar uzun zamandır süregelmektedir. Özellikle ırksal kategoriler, hem akademik çevrelerde, hem de akademi dışında insan gruplarının biyolojik çeşitliliğini anlamada önemli yer tutmuşlardır. Ancak, son yıllarda bilim dünyası kimlik kavramının sabit bir yapı olarak anlayan tutumunu terk etmiştir. Genetik bilgi de, bu çaba içerisinde sabit biyolojik kimliklerin geçerliliğinin çürütülmesinde önemli rol oynamıştır. Bu gelişmelere rağmen, akademi dışında, genelde populasyon genetiği çalışmalarının etnik gruplara özgü `genleri' araştırmakta olduğu düşünülmektedir. Bazı etnik gruplar genetik araştırmaları coğrafi köklerini, etnik kökenlerini ve hatta grup kimliklerini `bilimsel' olarak meşrulaştırmak için kullanmaktadırlar (örn. Amerikan yerlileri, Lemba, Hindistanlı dokunulmazlar ve Afrika kökenli Amerikalılar). Bu çalışmalar gerçekten de bilimsel olarak değişik grupların tarihlerini anlamamıza ciddi katkılar sağlayacaktır. Ancak, etnik merkezli ve hatta ırkçı diskurs aynı verileri çarpıtarak kendi gruplarına avantaj sağlayacak şekilde çarpıtılabilir. Bu yüzden moleküler antropoloji çalışmalarının daha derin ve geniş olarak anlaşılmasını destekleyecek adımların atılması önemlidir. Bunun sonucunda oluşacak diyalog, genetik bilginin politik olarak yanlış kullanılmasını engellemekle kalmayacak, aynı zamanda insanlık tarihinin ve çeşitliliğin anlaşılmasına önemli katkılarda bulunacaktır
The relationship between biology and identity is not a new area of academic inquiry. Racial categories, in particular, have set the framework for understanding human diversity both inside and outside of academia. In recent years, however, Western academics have taken an important role in the deconstruction of identity as a stable object of analysis. Contributing to this effort, genetic data have been utilized to problematize the notion of stable biological identities. Nevertheless, non-academic discourse has sometimes reproduced arguments, based on new genetic developments, which challenge the reflexive anti -essentialist identity that is produced in contemporary academia. For instance, population genetic studies are generally thought to show that certain `genes' are confined to particular ethnic groups. Indeed, several populations from different cultural backgrounds have already utilized genetic techniques to legitimize their origins, ethnicity and even group identity (e.g., indigenous American groups, Lemba, Indian `Untouchables', African Americans). While such studies will broaden our understanding of different population histories, ethnocentric or racist discourse can also represent these genetic data in a distorted way so as to support the claims of particular groups. For this reason, it will be important to promote a more comprehensive and deeper understanding of molecular genetic studies. The resulting dialogue will not only prevent the potential political misuse of genetic data, but also contribute significantly to our understanding of human history and diversity
Other ID | JA52FR38NV |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | April 1, 2007 |
Submission Date | April 1, 2007 |
Published in Issue | Year 2007 Issue: 22 |
All the published contents in Antropoloji are licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY-NC 4.0). That means the published contents can be used elsewhere by giving appropriate credits, references and a link to the license. Users should also indicate if any changes to the original work have been made. Moreover, users cannot use the original and/or derived material for any commercial purposes. Briefly, the author(s) and reader(s) can reproduce and/or spread the published and/or electronic content in Antropoloji, without any commercial purposes. Nevertheless, this does not necessarily mean that Antropoloji will endorse you or your work as the licensor.
Budapest Open Access Initiative